Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
559 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
43 günde okudu
Ah Quasimodo, üzümlü kekim..
Roman, dönemin Paris’inin sosyal ve politik yapısını gözler önüne sermesi yönüyle önemlidir. Bunu gözler önüne sererken acımasızlığı, adaletsizliği ve karmaşık insan yapısını çok sağlam ele alır. Aşk, özlem, bağlılık, esaret ve özgürlük temalarını okuyucuyu sarsacak şekilde eserine alır. Dönemin Paris’ini ve mimari yapılarını detaylı
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,5bin okunma
Reklam
Mutluluğu melankoliden ayıran bıçağın ağzından daha kesif hiçbir şeyin olmadığını söyleyen filozof haklıdır. Bu iki duygunun birbiriyle dost olduğunu belirtir ve buradan yola çıkarak bütün ekstrem duyguların delilik ile işbirliği içinde olduğu sonucuna ulaşır.
"İnsanın sözde her zaman bir birlik ve bütünlüğü içerdiğine ilişkin o yanlış ve sakıncalı görüşü biliyorsunuz. Şunu da biliyorsunuz ki, insan bir yığın ruhtan, pek çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altına alınamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak, pek çok alt ben'in birkezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyacak bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısı da bazı tatsız sonuçlara yol açıyor; taşıdığı değer, olsa olsa devletçe işe alınan öğretmen ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarını sağlamasıdır. Söz konusu yanılgının bir diğer sonucu da, aslında şifa bulmaz derecede aklından zoru olan pek çok insana 'normal', hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılması, öte yandan aslında dâhi pek çok insanın kaçık sayılmasıdır. Bu yüzden, bizler bilimin kimi boşlukları içeren ruh öğretisini kişiliğin inşa sanatı kavramıyla bütünlemekte, ben'inin parçalanıp dağılması olayını yaşamış kişiye, parçaları nasıl her zaman dilediği düzen içinde yeniden bir araya toplayıp yaşam oyununda sınırsız bir çeşitlilik sağlayabileceğini öğretmekteyiz. Bir yazarın bir avuç kişiden bir oyun yazıp çıkarması gibi, dağılmış ben'imizin parçalarından yeni oyunlar, gerilimler ve sürekli değişen konumlarla yeni gruplar oluşturmaktayız.
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
_Yas, sevilen bir şeyin kaybına verilen hüzünlü bir tepkidir. Melankoli’de de aynı hüzün vardır ama yastan farkı, nesnenin kaybı içselleştirilerek egonun kendisinin kaybına neden olur. Bu yüzden yasta dünya boş görünür; melankolide ise egonun kendisi. Melankolide nesnenin kaybıyla egonun kaybı aynı şey haline gelir. Özsaygıdaki tahribat yasta
"İnsanın sözde her zaman bir birlik ve bütünlüğü içerdiğine ilişkin o yanlış ve sakıncalı görüşü biliyorsunuz. Şunu da biliyorsunuz ki, insan bir yığın ruhtan, pek çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altına alınamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak, pek çok alt ben'in birkezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyacak bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısı da bazı tatsız sonuçlara yol açıyor; taşıdığı değer, olsa olsa devletçe işe alınan öğretmen ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarını sağlamasıdır. Söz konusu yanılgının bir diğer sonucu da, aslında şifa bulmaz derecede aklından zoru olan pek çok insana 'normal', hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılması, öte yandan aslında dahi pek çok insanın kaçık sayılmasıdır. ..."
"İnsanın sözde her zaman bir birlik ve bütünlüğü içerdi­ğine ilişkin o yanlış ve sakıncalı görüşü biliyorsunuz. Şunu da biliyorsunuz ki, insan bir yığın ruhtan, pek çok ben'den olu­şur. Sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altına alınamayacağı düşünülürse, bilim bu tutu­munda haklıdır. Ancak, pek çok alt ben'in birkezliğine, bağla­yıcı, yaşam boyu varlığını koruyacak bir düzene sokulabilece­ ği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısı da ba­zı tatsız sonuçlara yol açıyor; taşıdığı değer, olsa olsa devletçe işe alınan öğretmen ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirge­yerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarını sağlamasıdır.
Sayfa 184Kitabı okudu
50 syf.
7/10 puan verdi
Mecburiyet İncelemesi
MECBURİYET Savasın bireysel ve toplumsal olarak yaşattığı acı, bilinmezlik, pişmanlık, umut. Umutsuzluk ve birçok karmaşık duygu, Zweig'in kendi yaşadıklarından yola çıkarak anlatılmıştır. Hikâye 1. Dünya Savaşının son dönemlerinde geçmektedir. Ressam Ferdinand ve eşi Paula'nın yaşamından bir bölüm konu edilir. Ferdinand’a çürük teşhisi
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,6bin okunma
Reklam
"İnsanın sözde her zaman bir birlik ve bütünlüğü içerdiğine ilişkin o yanlış ve sakıncalı görüşü biliyorsunuz. Şunu da biliyorsunuz ki, insan bir yığın ruhtan, pek çok ben'den oluşur. Sözde bütünlüğünü dağıtıp parçalayarak kişiliği pek çok ben'e ayırmak delilik sayılır, bilim şizofreni diye niteler bunu. Belli bir çokluğun belli bir düzen ve gruplandırma olmaksızın denetim altına alınamayacağı düşünülürse, bilim bu tutumunda haklıdır. Ancak, pek çok alt ben'in birkezliğine, bağlayıcı, yaşam boyu varlığını koruyacak bir düzene sokulabileceği inancında da haksızdır; bilimin söz konusu yanılgısı da bazı tatsız sonuçlara yol açıyor; taşıdığı değer, olsa olsa devletçe işe alınan öğretmen ve eğiticilerin çalışmalarını basite indirgeyerek düşünme ve denemelerden kendilerini uzak tutmalarını sağlamasıdır. Söz konusu yanılgının bir diğer sonucu da, aslında şifa bulmaz derecede aklından zoru olan pek çok insana 'normal', hatta sosyal açıdan üstün kişiler gözüyle bakılması, öte yandan aslında dahi pek çok insanın kaçık sayılmasıdır. ..."
Sayfa 173
312 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Benim hala umudum var...
Aslını söylemek gerekirse kitabı ilk elime aldığımda, 'Şimdinin gücü' kitabında anlatmadigi neyi anlatabilir ki acaba diye düşünmüştüm. Okumaya devam ettikçe şimdi'nin gücünde bir kavramı anlattığı, bu kitap da ise olmadığında neler olduğu, neler yapılabileceği, egoyu anlatmış. Bir nevi devam kitabı gibi... o yüzden ilk kitabı sevip benimsediyseniz bunu da seveceğinizi düşünüyorum. Yazarın da dediği gibi eğer kitabı, ne saçma şeyler söylüyor bu diyerek okuyorsanız , henüz hazır değilsiniz demektir... Kitapla ilgili en beğendiğim ve beni en çok etkileyen bölümleri ise insanoğlunun içinde bulunduğu ruh halini anlattığı bölümler oldu. Kesinlikle aynı fikirdeyim; toplumsal bir delilik halindeyiz... Kendi yasadigimiz dunyaya yaptıklarımız, birbirimize davranışlarımız tam bir delilik halinde, aynı fikirde değilseniz yazarın da dediği gibi açın TV yi akşam haberlerini izleyin... Herşeye bütün olumsuzluklara rağmen, yazar bize kurtuluşun yine bizim elimizde olduğunu ve yavaş yavaş da olsa bir uyanışın olduğunu hala umudumuzun olduğunu söylüyor... Umarım haklıdır... Sonuç olarak bence bu tür kitaplar ilgisini çeken ya da belki de bir şansımız vardır diyen okuyucular için okunası bir kitap...
Var Olmanın Gücü
Var Olmanın GücüEckhart Tolle · Koridor Yayıncılık · 20061,206 okunma
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.