"De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim Mevla'mızdır. Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (Tevbe, 51)
Allah'ın ilmi bizim ilmimiz gibi değildir. Biz ancak geçmişi biliriz, geleceği bilemeyiz. Halbuki Allah, ezelî ilmiyle hem geçmişi hem içinde olduğumuz zamanı hem de geleceği bütün özellikleriyle bilir.
Allah, insanda hayır ve şerre kabiliyeti olan bir irade yaratır. İnsan, bu hayra ve şerre kabiliyeti olan iradeyi, hayır veya şerri tercih etmekte kullanır.
"Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık Kitap'ta (Levh-i mahfuz'da)dır." (Sebe, 3)
Cennetteki nimetlerin en büyüğü ise Cenâb-ı Hakk'ı görmek ve O'nun cemâlini seyretmek olacaktır. Öyle ki bu bütün cennet lezzetlerinin üzerinde bir lezzet olacaktır.
Peygamberimiz (sav), "Her peygamberin Allah katında makbul bir duası vardır. Her peygamber duasını dünyada yaptı. Ben ise duamı kıyamette ümmetime şefâat için sakladım." buyurmuştur.
İslâm âleminde en geniş hadis koleksiyonu olarak kabul edilen, Kenzü'l-Ummal'de şefâat konusuyla ilgili 86 adet hadis kaydedilmiştir. Bu 86 hadisin toplamı, kalbinde iman ve insaf olan herkese bir kanaat verecek mahiyettedir.
"O gün yeryüzü bir başka yere; gökler, başka göklere dönüşecek ve bütün mahlûkat bir ve gücüne karşı konulmaz olan Allah'ın huzuruna toplanacaklardır." (İbrahim, 48)