Dünyanın hercümerç olduğu I. Cihan harbi yıllarında, "Gidip de dönmemek, dönüp de görmemek var." cümlesi, hemen her evde terennüm edilmiştir. Yola çıkanlar adını sanını duymadıkları ırak diyarlara, Fizan'a yollanırlarmış âdeta. Savaş anılarını kaleme alan M. Şevket Yazma'nın kitabının adı, bu hâletiruhiyeyi yansıtıyor: "Kumandanım Galiçya ne yana düşer?" İşte bu seferberlikte yavrusunu yitiren analar bağırlarına taş basmıştır. Izdırabını hafifletemeyenler de vardır. Köyümüzden bir hanımın aklı, evladı harpten dönmeyince azat olmuş. Ne zaman uçak geçse, "Oğlumu getirin!" diyerek feryat figan semaya doğru bakarmış. Duvarı nem, insanı gam yıkarmış zahir.
Sayfa 24 - ProfilkitapKitabı okudu
“Türkiye’de yaşayan herkesin, vatanı için yapacağı bir şey muhakkak ki vardır.“
Reklam
Yazın sonu dedemlerde de hummalı bir telaştır. Küçüğünden büyüğüne hanımlar kollarını sıvayıp da biber, patlıcan, bamya, taze fasulye ve eti güneşe sererler. Kurutulmuş etle pişirilmiş kuru fasulyeyi yiyen, parmaklarını da yiyebilir. Erişte ve tarhana hazırlarlar bir yandan. Tarhana kış aylarının esaslı çorbasıdır. Ne kadar yense gına gelmez. Ev halkı, içine ekşimik ilave ederek afiyetle kaşıklar. Sahurda da eksik etmezler. Ancak tatlının şahı söz konusu olduğunda yabana atıldığı vakidir. Muhtemelen yakın misafirin, ev sahibine nazlanırken söylemiş olabileceği tekerlemede şöyle geçer: "Tarhana tar tar boğazımı yırtar / Baklava kardeş gel beni kurtar." Hem yazın bitiminde hem de mübarek ramazandan önce, börek ve pide yapmak üzere dünya kadar yufka açılır. Temel dedemin nazarında sacta pişirilen yufka ekmeği kraldır.
Sayfa 151 - Profil, 2018