PARLA
Selamlarrr. Bugün size kpopun içine içine girdiğimiz bir kitapla geldim. Şarkılarını dinlesemde böyle grupları ve solistlerini oturup araştırmışlığım yoktu. İç dünyalarını pek bilmezdim ta ki bu kitaba kadar. Önce konusunu anlatayım size.
Rachel çocukluğundan beri tek hayali için yıllardır çaba gösteriyor. Koreli ve Amerikalı olan
Yani çok büyük umutlarla başladığım bu kitapta hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim…
Kitap başlarda fena değildi fakat ortalarından sonra dehşet sıktı, yarım bırakmayı sevmediğim için bitirdim ama çok zorlanarak bitirdim aşırı kendini tekrarlama vardı çok sıktı.
BU KISIMDAN SONRASI SPOILER
chuck ve blair ilişkisini nasıl insanlar buna benzetti anlamıyorum, evet bj ve parksında ilişkisi toksik, chuckla blairda toksikti fakat blair parks kadar mıy mıy ve aşktan kör olmuş bir karakter değil bence blair her zaman çok güçlü bir karakterdi ama parks beni deli etti yani cidden delirdim. Aşk tamam güzel bir şeyde biraz insan mantığıyla düşünür acayip sinir oldum karakterlere genel olarak. Bj zaten salağın teki saçma sapan hareketlerde yok önüne gelenle yatmalar falan gereksiz. Gül gibi çocuk Tom u nasıl bırakabildin Parks bence en büyük hata burdaydı, açıkcası kitabın biraz daha sarması için Parksla Tom’un ilişkisi biraz daha fazla ilerletilebilirdi sonra tekrar tabii ki de BJ ye dönecekti ama daha güzel olabilirdi belki kitap böyle daha az sıkıcı olurdu…
İkinci kitap geleceği belli, okur muyum hiç emin değilim ama belki de okuyabilirim.
Okumakla okumamak arasındaysanız kitapta çok fazla sinir krizi geçireceğinize ve şok olacağınızı bilerek okuyun derim.
Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım <3
insan tuz buz olmak için var anladım
kelebeğin kanatlarında gelmiyor umut
kiraz çiçekleri aşkla açmıyor
cebinde karanfil gezdiren şairin yalanları bunlar
gözler doğruları konuşmuyor
dillere pelesenk olmamışsa gerçek
gizlerin arasında seçilmiyor yüzün
kutsallaşmıyor seni sevdiğim için dünya
sevgim kalbine denk gelmiyor, bu da yalan
yıllar geçti, ilk gençliğimi ayazlarla ödedim
ama yine de bedelini ödemedi yazlarla yazgım
bir güze hapsoldum
sen gelmedin, ben unutmadım
delirdim.
Selamlar. Seriye uzun süre sonra kaldığım yerden devam ettim. İlk kitabı sevdiğimi hatırlıyorum ama bu kitap beni yordu. Persephone ve Hades sürekli iletişimsizlik yüzünden kavga ediyorlar. Sürekli birbirlerinin bir şey yapmasını ya da söylemesini istiyorlar ama ne istediklerini asla dile getirmiyorlar. Hades empati yoksunu gibi davranıyor.
"Ölmek istedim, direttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı dendim, serum verdiniz. Delirdim, kafamı elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanlarla bir araya geldim, gene ayrı olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konu olduğun Bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum."
-Tezer Özlü
Öncelikle düşündüğümden çok 1 yıldız vermişim. Dokuz kitap beklemiyordum. (Böyle postlar kendimi ünlü hissettiriyor PKDPWKDPEMO)
Her neyse başlıyorum.
Twisted Love
Ana Huang'ın okuduğum ilk kitabıydı. Çevrilmeden önce meraktan okumuştum. Ava mal Alex ondan daha maldı. Smut sahnelerinin midliğinden bahsetmiyorum bile.