BİR KADININ İNTİHARI
.
Henüz 16 yaşında, tek isteği okumak olan bir kız Hatice. Oysa ona biçilen hayat okul sıraları ile değil, bir çocuk gelin olarak devam etmekte malesef.
Öyle ki, baba evinde bulamadığı huzuru, belki koca evinde bulurum diyerek gidilen bu hayat da bambaşka çekilmezlikler getirir yaşamına! Alkolik bir koca, dayak, tecavüz... En kötüsü de, soy devamı sorumlusu kendisiymiş gibi kız doğuracağı belli olunca yapılan eziyet ve şiddetin artması.
Kendi anne_babasından göremediği desteği, ki " kocandır ne yapsa yeridir, ses etme kır bacağını dizinin dibinde otur " diyecek kadar bir anne düşünün, kocasını kaybedince annesinin uyanması ile hisseder ilk defa. Ve kızını da yanına alarak annesi ile birlikte, İzmir' de kimsenin bilmediği teyzesinin yanında yeni bir hayata yelken açarlar.
Herşey bambaşka seyreder yaşamında bundan sonra Hatice nin. Taa ki mutlu bir gecede kapıları çalınana kadar...
Bundan sonrası kanımı dondurdu adeta. Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılmış olması ise içimi kanattı, tüylerim ürperdi. Böylesi yaşamları okuyoruz, dinliyoruz haberlerde fakat Hatice nin yazdığı mektupta olduğu gibi " beni delirdim diye hastaneye yatırdılar, deli olan ben miyim yoksa dışarıdaki lanet olası insanlar mi deli? " diye düşünmemek elde değil çığlıklar eşliğinde .