Freud'un yas ve melankoliyi birbirinden nasıl ayırdığını gördük. Yasta kaybettiğimiz kişiye dair anı ve umutlarımızı tekrar hatırlarız ve her seferinde o insanın artık burada olmadığı yargısıyla karşılaşırız. Bu düşüncelere ve imgelere göz gezdirip, bunları yeniden düzenleme süreci eninde sonunda kendini tüketir ve yas tutan kişi ölüme karşı hayatı seçer. Patolojik veya karmaşıklaşmış bir yasta ise bu süreç, bilhassa da ölen kişiye yönelik sevgimize eşlik eden güçlü nefret duyguları nedeniyle kesintiye uğrar. Melankolide ise kaybedilene duyulan bilinçsiz nefret dönüp bizi ele geçirir: bir zamanlar başkalarına karşı duyduğumuz öfkeyi, o kişilerle bilinçdışı bir şekilde özdeşleştiğimiz için artık kendimize yöneltiriz. Vazgeçemediğimiz şeye dönüşürüz.