Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kesin olarak bilme yanılgısı çok fena bir hastalık. " Ben bildiğim her şeyden eminim" yanılgısı pek çok kötülüğün de kökeninde yer alıyor. İnsan günlük hayatla ilgili daha pratik bilgileri veya kanaatleri mutlak olarak bildiği yanılsamasın- dan kurtulmak mecburiyetinde. Bu bize daimî bir öğrenci olma, hayattan, herkesten, her şeyden öğrenme firsatı veri- yor. Çünkü her insan aslinda "fakîr"dir. Entelektüel ukalalğa kapıldığında kendini zengin zanneder. Oysa hepimiz Allah'ın sofrasından bir pay almışız. Bu bizim kendi maharetimiz de- ğil. O payı veren, bize kendinden ruh üfleyen bir Rabbimiz var. İnsan bu kibre kapıldığı zaman düşüşü ve çöküşü de kolaylaşıyor. "Hakikat sadece bende konuşuyor," dediği anda o kesinlik yanılsamasına mağlup oluyor ve hata yapmaya başlıyor.Hepimiz aslinda bir şeylerin cahiliyiz. Allah'in ilminden bize ne kadar verilmişse o kadar âlimiz. ilim sahasında sadece Cenab- Hakk`'ın ilminden bizim payımıza düşenler kadar varız . Bilgiçlik taslamanın bir önemi yok.
Bilgimizin bütün kaynağı buna matematik, fizik, kimya,astronomi, ilm-i ledün de dâhil. "Alîm" isminden zuhur eder. Allah o bilgiyi bize doğrudan da verebilir. -ki o çok nadirdir.- Vesilelerle bize ikram eder. O.vesile de hiç ummadığımız biri olabilir. Belki kapıdaki bir fukara, belki sokaktan geçen bir adam, hiç ummadığınız bir kimse... "Kapinda kul var sultandan içeru" buyrulmuştur. Kapıdaki biri belki de mana âleminde sultandır onu biz bilemeyiz. "Defter-i divane sığmaz, söz gelir bir divaneden." Yani divane sandığınız birinden öyle bir söz duyarsınız ki, o söz, o büyük büyük divanlara sığmaz öyle bir sözdür. Söyleyen de belki bunun farkinda bile değildir, o sözü bir anda ona söyletirler. Siz onu kaybettiğinizde, o sözü işitmediğinizde, ona kulak kabartmadığinızda çok mühim bir söze kendinizi kapatmış olursunuz. 0 bakımdan entelektüel tevazu çok önemlidir. Çünkü insanın, biriktirdikçe, sahip oldukça kendine güveni artıyor. Kendine güveni arttıkça da bir manada ben bana yeterim hissiyatıyla dolmaya başlıyor. Bu da Allah muhafaza insanı kibre götürüyor. İnsanlarla arasına kalın duvarlar örüyor. Benliği büyüyor, kökleniyor. "Ben yaptım, ben ettim, ben gördüm, ben okudum, ben çalıştım," diyor ve sonunda kendisine kalan koskoca bir "Ben" oluyor.
Reklam
Aşık olmak ruhun bir deneyimi. O deneyiminden geçtikten sonra ruh da bambaşka bir hâle bürünüyor. Buyurduğunuz gibi entelektüel tevazu çok önemli. Çünkü insan her şeyden, herkesten bir şeyler öğreniyor. Entelektüel ukalalığın bir de bilgi kısmı var. Epistemolojik felsefe öğreniyorsun; ama felsefe marifetullaha bakmıyor. Halbuki bizim bütün bilgimiz Allah’ın " Alim" isminden yansıyan parçalardan ibarettir. Yine eskiden dergahlarda şunu okurlardı: Alîm'sin Alîm Doğrudur yolum Ağzımda dilim Hû demek ister .
İnsan evrene, kâinata, diğer insanlara daha mütevazi bir şekilde yaklaşırsa hem daha çok şey öğrenir hem de, zıt görüşlerle karşılaştığı zaman onlarla hasmane bir iletişim halinde olmaz , daha fazla araştırma yapar, kendini daha fazla geliştirir. İlişkileri iyileştirebilir. Kendisi dışındakileri alt etmeye uğraşmaz, karşısındakinden de bir şeyler öğrenmeye gayret eder. Başka insanlarla köprüler kurmakta daha mahir olur ve daha hoşgörülü hâle gelir. İnsanların farklı tutumlarına, düşüncelerine yaklaşabileceğini savunuyor bu düşünce.
Abdulkadir-i Geylani şöyle diyor: "Sabredin hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz." Hayatin mevsimleri olduğu gibi insanın da mevsimleri var. Tüm dünya olarak zor bir döneme denk geldik; ama inşallah bu darlıktan sonra bir ferahlık, zorluktan sonra bir kolaylık olacaktır diye ümid edi- yoruz. Pandemi, savaş, ekonomik krizler insanın ruhunu da- raltıyor; ama ye's üzere olan bir insan eyleme geçmekte de zorlanıyor, kendini dünyaya daha fazla kapatıyor, her şeye ve herkese küsüyor. Halbuki bize sıkıntıyı aşacak bir eylem lazım. O da ancak umutla ve sabırla oluyor. Cenab-ı Mevla bizi bu dar zamanlardan çıkarsın diye niyaz edelim.
Reklam
SAYAR :
Her yerde bir tembihat gören insan nefsine her an çeki düzen verebilir. Her yerden ilahî ișaretlerin sızdığını gören ve aslında daima ilahî olanla beraber yașayan, O'nu hayatından hiç çıkarmayan bir insan tipolojisidir bu. Dünyevi hayatta kaybolmaya yüz tutan bir bakıș açısı bu; ama aslında hayatımızda olması gereken bir bakış.
Herhalde zorlukta ve kederde şükrediliyor ama bir istisnası var küfür ve delalet halinde olunca şükredilmiyor insan bazen bilmeden de bu kötü hallere dükkâr oluyor o bakımdan Çok dikkatli olmak lazım derdi Eskiden şükürsüzlük büyük bir buhran aynı zamanda .Hayatta eksikler bitmez ve şükürsüzlük daima eksikleri gösterir. Şükür eksikleri bitirmiyor ama eksiklerle sizin aranıza bir mesafe koyuyor eksikleri size göstermiyor hissettirmiyor öyle bir ruh hali o ki o siz kendinizden daha üst bir kaynağı iltica ettiğiniz zaman hayatınızda belki eksikler bitmez ama o iltica etme hali o eksikleri eksik olarak göstermez eksikleri görmedikçe de elindeki ile ittifa edersiniz hizmete dönük bir hayat inşa etmek istersiniz şükürsüzlük ise sizi vehme ve büyük bir yoksunluk duygusuna.
İnsan hakikat" sadece bende konuşuyor",dediği anda o kesinlik yanılsamasına mağlup oluyor ve hata yapmaya başlıyor. Hepimiz aslında bir şeylerin cahiliyiz. Allah'ın ilminden bize ne kadar verilmişse o kadar alimiz. İlim sahasında sadece Cenab-ı Hakk'ın ilminden bizim payımıza düşenler kadar varız.
Allah'ın ilminden bize ne kadar verilmişse o kadar alimiz.
Reklam
Gerçek iman davranışlarda ölçülü olmayı içerir...
İtidal büyük bir davranış kümesidir ve her mizaç kendine göre bir itidal çerçevesi çizmek mecburiyetindedir. Mesela bazı mizaç, mal hususunda biraz tutucudur, onun tasadduk etmesi, sadaka vermesi lazim. Bazı mizaç da çok cömert onun da israf etmemesi, çocuklarının ve kendisinin sınırlarını gözetmesi lazım.
Şeyh Galip
Sen yârini bî-haber mi sandın? Yoksa seni terk eder mi sandın?
Turkuvaz
188 syf.
9/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Sohbet havasında ve size katkı sağlayacak bir kitap .Okumanızı tavsiye ederim. Bilimden,minimalizmden,şiirden,dinden,batı dünyasından çok farklı konulara değinen ama sonu hep Allaha çıkan maneviyatımızı besleyen bir kitap.
Dem Bu Demdir Saat Bu Saat
Dem Bu Demdir Saat Bu SaatKemal Sayar · Turkuvaz Kitap · 0326 okunma
Dem bu dem, saat bu saat," derken, ânın hakkını verebilmeyi, ibnü'l vakt olabilmeyi vurgulamış oluyoruz.
Sayfa 184Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.