Okuduğum en etkileyici romanlardan biri ancak ilk sayfalarda böyle olacağının sinyalini alamadım. İlerledikçe sayfalar göç olgusunun farklı yönleri göğsüme baskı yapmaya başladı.
Bir ailenin göç dramı, kalsalar kalamazlar gitseler gidemezler. Çok sevdikleri ülkelerinin geldiği durum artık çocukları için iç karartıcı bir hal almıştır ve ABD sınırın diğer tarafından imkansız ama büyüleyici bir yaşam vaat etmektedir.
Fakat sınır dediğimiz şey sadece yasadışı yollarla geçilip gidilebilecek görünmez bir çizgi olmaz. Ailenin yaşamında, gelir adaletsizliğinde, dışlanmasında, dil bariyerinde olduğu gibi kanunlar karşısında da onları savunmasız bırakır. Gün gelir aile bu sınırları aile bireylerinin tam ortasından çekilmiş bulur.
O annenin bebeğini tekrar görebilmek umuduyla uçağa bindirişi, diğer çocukları bir gün neden ABD’de kalmadın demesinler diye tüm aşağılanmaları tek başına göğüsleyişi, babanın bebeği ile birlikte gidip kayınvalidesine bakması…
Sevgi vicdan ve umut arasına sıkışıp kalmış, etrafı sınırlarla örülmüş yaşamlar…