92 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 24 hours
Sındırgılı Ahmet Süreyya Örgeevren adındaki Aydın sulh mahkemesi hakimi olan zatın milli mücadele dönemine ait anılarını içeriyor bu kitap. Aydın'ın Köşk ilçesini Yunanlılar işgal etmesi Sökede büyük paniğe neden olur.Bu esnada Çine,Denizli vs.den de doğru düzgün haber alamıyorlar.Kuvay-i milliyeciler Süreyya Beyi malumat toplaması ve cephane
Denizli Vakası ve Demirci Mehmet Efe
Denizli Vakası ve Demirci Mehmet EfeSındırgılı Süreyya (S. Örge Evren) · Sel Yayıncılık · 19552 okunma
Şeyhmus Diken'den Diyarbakır ''ın vahim hâlini anlatan güzel yazısı...
Toza Sor Axparig! Mıgırdiç Margosyan'ın kitaplarında öylesine bir Diyarbakır anlatısı vardır ki; 1953'de daha 15 yaşında orta mektep talebesi iken şehrinden ayrılmış bir çocuğun değil, ömrü billâh o kadim surların içindeki mahallelerden ayrılmamış, hep oralarda yaşamış biri gibi. “Toza Sor” Bukowski’nin önsöz yazdığı John Fante’nin muhteşem
Reklam
Cennetin - den hali
Cennetten düştüğünden beri düş/ündür Cennet
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 31 hours
Düşün şimdi... Tam cennetin kapısının eşiğindesin. Bütün yaşanmışlık ve pişmanlıklarınla. Seni cenneti istemeye razı gören el açıp dua dua cenneti istemene vesile olan cennetten uzak eder mi seni? Cennetin - den hali Cennetten düştüğünden beri düşündür cennet. Adem babanın ve Havva annenin Cennetten indirildiğinden beri hayalin oldu cennet. Avuç
Cennette Bir Gün
Cennette Bir GünSenai Demirci · Kahverengi Kitap · 2016111 okunma
~Leyl suresi, 6-7: "Kim Güzel'e sadık olursa, ona kolayı kolay eyleriz." ~ Sadaka kelimesi, 'doğrulama' anlamındaki 'tasdik' le aynı köktendir. Kendisine bir Güzel tarafından güzelce verilen güzelliği bir başka güzelle güzelce paylaşan bir güzel, Güzel'e sadık kalır. Güzel olur... Sadaka veren, kendisine Güzel'den güzellik verildiğini doğrular.
Sayfa 163 - TimaşKitabı okudu
Kendisi gibi henüz küçük yaşlarda, henuz ana kucağindayken köylerinden çıkarilip tehcir edilen yaşıtlarının kimisi hastalıktan, kimisi açlıktan veya sefaletten ölürken, kimisi de yol boyunca şu veya bu köyün civarından, şu veya bu dağın eteginden, vadilerden "kafle" ler halinde hangi meçhule doğru yürüdüklerini bilmezken, kimi insanlar tarafindan sahiplenilip evlat edinilen, yaşamlarinın bu bölümunu bu kez de hiç tanımadıkları, hic bilmedikleri bu yeni ana ve babalar sayesinde sürdurürken, terk ettikleri diyarlardan, Bakırmaden'den, Pertek'ten, Harput'tan, Muş, Bitlis, Erzincan, Sivas, Tokat, Erzurum'dan, Konya, Afyonkarahisar, Kutahya, Bursa, İzmit, Tekirdağ'dan, Urfa, Antep, Maraş'tan, Diyarbakır'dan, Malatya'dan, Arapkir'den yollara düşüp Arap çöllerine, Der Zor'a doğru gidenlerin hasbelkader "kılıç artığı" olarak sağda solda, orda burda kimi kaza veya bucaklarda, nahiye ya da köylerde kaldıkları için çoğunlukla ilk meslekleri çobanlık olan bu "Fılla uşağları", daha sonraları hayat denen ince uzun yolun bir noktasinda nasıl ve nedenini kendilerinin de bilmediği yepyeni koşullarda kimisi palanci, kimisi yemenici, kimisi demirci, nalbant, kalaycı, sobacı, marangoz, dokumaci, taşçı, terzi veya kuyumcu olarak birer meslek sahibi olup çoğunlukla küçük yaşta kaybettikleri için babalarını tanımazken, yine de irsi bir hastalık gibi babalarının, dedelerinin mesleklerini onların bıraktığı yerden sürdürüp yaşamlarına böylece devam ederken, aynı veya benzer koşullarda dört yaşında Tehcir'e çıkan babam, nereden nereye bu işe, bu mesleğe yönelmişti?
Sayfa 171 - Aras yay.Kitabı okudu
Reklam
281 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.