Türk-Moğol dünyasında demircilik sanatı yer altı dünyasıyla bağlantılıdır (ilk demirci olarak ortaya çıkan Erlik'in betimlenmesinde, demircinin özellikleri hakkındaki sayısız anıları hatırlayalım).
Ådem Aleyhisselâma örs, çekiç, kerpetin ve külünk gibi bazı aletlerle kızıl tüylü bir öküz de verildi. Adem Aleyhisselâm, çiftçi oldu. Adem Aleyhisselâm, yeri, alnının terini sile sile sürdü. Ekin ekmesi, kendisine emr edildi. Sonra, ekini ekti, Sonra, onu suladı. Biçme zamanı gelince, onu biçti. Sonra, onları düvenle sürdü. Sonra, rüzgârda savurup taneleri, samanından ayırdı. Sonra, taneleri öğütüp un yaptı. Sonra, onu, yoğurup hamur, hamuru da pişirip ekmek yaptı. Bu ekmeği, Allah'ın, erişmesini dilediği zaman erişmedikçe, yeyip yutamadı. Adem Aleyhisselâma, demircilik sanatı da öğretildi. Adem Aleyhisselâmın, demirden ilk yapıp kullandığı şey, bıçak oldu
Reklam
Türk-Moğol dünyasında demircilik sanatı yet altı dünyasıyla bağlantılıdır (ilk demirci orataya çıkan Erlik'in betimlenmesinde, demircinin özellikleri hakkındaki sayısız anıları hatırlayalım). Yakutların inancında yer altı dünyasındaki ruhlara, bu ruhların türlerinden birisi olan, demircilerin koruyucu ruhu Kıday Bahsı önderlik ediyordu. Gelecekteki şamanların "kut" ruhu demir beşiğe yerleştirilir ve kuzey (yer altı) ihtiyar kadınları üç yıl onları emzirerek beslerler. Bundan sonra ise iyi şamanın kutu Kuday Bahsı'nın ateşinde büyür.
Ama ma­kine üretiminde çalışan ya da döküm, demircilik ya da kaynak yapan kişiler “çelik”in hiçbir biçimi olmadığını görürler. Çelik, eğer ye­terince ustaysanız istediğiniz her biçimi alabilir, ama eğer usta de­ğilseniz istediğinizin dışında her biçimi olabilir. Şu sübap gibi bi­çimler sizin vardığınız ve çeliğe verdiğiniz biçimlerdir.
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Sayfa 95 - kaynak yayınları - *Tanrıça İnanna'nın Me'leri Tanrı Enki'den Kaçırışı
İlimler bedenî ve ruhânî olarak iki kısma ayrılır. Ruhânî ilimlerin kısımları daha önce anlatıldı. [Bir insan topluluğu için zorunlu olan] bedenî ilimler in asılları dörttür. Bunlar, yiyecek ihtiyacını karşılayan ziraat, giyim kuşamı karşılayan terzilik, barınma meselesini üstlenen inşaatçılık ve insanlar arasında uyum ve bir arada yaşama konusunda düzeni belirleyen siyasettir. Bunların dışındakiler ise bunlara hizmet eden konumdadır. Demircilik ziraate, ip eğirme sanatı terziliğe, marangozluk inşaatçılığa, yazıcılık ve muhasebecilik de siyasete hizmet eder. Siyasetin ise dört derecesi vardır: En yüce olan birincisi peygamberlerin siyasetidir ki bu, peygamberlerin seçkinlere ve halka hem manevî hem de dünyevî anlamda hükmetmesidir. İkincisi, halifeler, hükümdarlar ve sultanların siyasetidir, bu onların seçkinlere ve halka dünyevî anlamda hükmetmesidir. Üçüncüsü ise peygamberlerin vârisleri olan âlimlerin siyasetidir, bu, âlimlerin yalnızca seçkinlere manevî anlamda hükmetmesidir, zira halkın anlayış derecesi âlimlerden istifade etme düzeyine çıkamayacağı gibi âlimlerin de halkın üzerinde dünyevî anlamda tasarrufta bulunma gücü yoktur Dördüncüsü vaizlerin [hatiplerin] siyasetidir ki bu, vaizlerin yalnızca halkın gönüllerine hükmetmesi demektir.
Reklam
Yani dine göre ilk demirden şey: Bıçak mı?
Âdem Aleyhisselâma, demircilik sanatı da öğretildi. Âdem Aleyhisselâmın, demirden ilk yapıp kullandığı şey, bıçak oldu.
Sayfa 44 - Işık YayınlarıKitabı okudu
Davetçi Müslüman ferdin maişetini temin etmesi için bir vazifesi, işi veya sanatı olmalıdır. Başkalarına yük olmak Müslüman davetçiye yakışmaz. Müslümanın çalışabildiği halde çalışmaması doğru değildir. Peygamberlerden Hz. Davud (a.s.) demircilik sanatıyla maişetini tedarik ederdi. Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ediliyor: "Resulullah (s.a.s.) dedi ki: "Davud (a.s.) el emeğinin dışında hiçbir şey yemezdi." (Buhari) Yine Ebu Hureyre'den rivayet ediliyor: "Resulullah (s.a.s.) dedi ki: "Zekeriyya (a.s.) marangoz idi." (Müslim)
264 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Köy Enstitülerini merak edenlere
Yönetimi kendi eline almış, ülkenin bağımsızlığını sürdürecek tek gücün, ulusun egemenliği olduğunu anlamış ve bunu bizzat yaşamış bir halk var.Bunu devam ettirecek , bu ülkeyi yönetecek, ileriye götürecek nesiller yetiştirmek gerekiyordu. Cumhuriyeti, değerlerini halka benimsetmek gerekiyordu. Bunun en temel ve etkili yolu, toplumsal değişim ve
Köy Enstitüleri Dosyası
Köy Enstitüleri DosyasıAhmet Özgür Türen · Destek Yayınları · 2018437 okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
Sanata ciğerini koymalı insan
Faydasız, bu hüzün hiç bitmeyecek. (...inadına böyle değersiz, böyle aykırı bir adamın gönlünde neler bulunduğunu göstermek istiyorum eserimle.) ''Kocaman bir devrimle sona erecek olan bir yüzyılın üçüncü çeyreğindeyiz.'' diyor Vincent henüz 63.sayfanın başlarında. Şu an yüzyılımızın hangi çeyreğindeyiz bilemiyorum. Hepimizin tutunduğu umutlar,
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Remzi Kitabevi · 20186,2bin okunma
Reklam
GERCEK DİN KÖKTENGRİ SONRASINDAKİ ÜTOPİK VE SEMAVİ DİNLERİ ( 1 ) Bütün bu ikili tipolojik tasnifleri Türk din tarihine uyguladığımız zaman bu tasniflerin Türk din tarihinin iki dönemine uygun düştüğünü ve bu dönemleri karşıladığını görürüz. İşte bu tasniflerden hareketle biz, Türklerin dini tarihinin ilk dönemini “Geleneksel Türk Dini“, ikinci