Türk-Moğol dünyasında demircilik sanatı yer altı dünyasıyla bağlantılıdır (ilk demirci olarak ortaya çıkan Erlik'in betimlenmesinde, demircinin özellikleri hakkındaki sayısız anıları hatırlayalım).
GERCEK DİN KÖKTENGRİ SONRASINDAKİ ÜTOPİK VE SEMAVİ DİNLERİ ( 1 ) Bütün bu ikili tipolojik tasnifleri Türk din tarihine uyguladığımız zaman bu tasniflerin Türk din tarihinin iki dönemine uygun düştüğünü ve bu dönemleri karşıladığını görürüz. İşte bu tasniflerden hareketle biz, Türklerin dini tarihinin ilk dönemini “Geleneksel Türk Dini“, ikinci
Reklam
Davetçi Müslüman ferdin maişetini temin etmesi için bir vazifesi, işi veya sanatı olmalıdır. Başkalarına yük olmak Müslüman davetçiye yakışmaz. Müslümanın çalışabildiği halde çalışmaması doğru değildir. Peygamberlerden Hz. Davud (a.s.) demircilik sanatıyla maişetini tedarik ederdi. Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ediliyor: "Resulullah (s.a.s.) dedi ki: "Davud (a.s.) el emeğinin dışında hiçbir şey yemezdi." (Buhari) Yine Ebu Hureyre'den rivayet ediliyor: "Resulullah (s.a.s.) dedi ki: "Zekeriyya (a.s.) marangoz idi." (Müslim)
İlimler bedenî ve ruhânî olarak iki kısma ayrılır. Ruhânî ilimlerin kısımları daha önce anlatıldı. [Bir insan topluluğu için zorunlu olan] bedenî ilimler in asılları dörttür. Bunlar, yiyecek ihtiyacını karşılayan ziraat, giyim kuşamı karşılayan terzilik, barınma meselesini üstlenen inşaatçılık ve insanlar arasında uyum ve bir arada yaşama konusunda düzeni belirleyen siyasettir. Bunların dışındakiler ise bunlara hizmet eden konumdadır. Demircilik ziraate, ip eğirme sanatı terziliğe, marangozluk inşaatçılığa, yazıcılık ve muhasebecilik de siyasete hizmet eder. Siyasetin ise dört derecesi vardır: En yüce olan birincisi peygamberlerin siyasetidir ki bu, peygamberlerin seçkinlere ve halka hem manevî hem de dünyevî anlamda hükmetmesidir. İkincisi, halifeler, hükümdarlar ve sultanların siyasetidir, bu onların seçkinlere ve halka dünyevî anlamda hükmetmesidir. Üçüncüsü ise peygamberlerin vârisleri olan âlimlerin siyasetidir, bu, âlimlerin yalnızca seçkinlere manevî anlamda hükmetmesidir, zira halkın anlayış derecesi âlimlerden istifade etme düzeyine çıkamayacağı gibi âlimlerin de halkın üzerinde dünyevî anlamda tasarrufta bulunma gücü yoktur Dördüncüsü vaizlerin [hatiplerin] siyasetidir ki bu, vaizlerin yalnızca halkın gönüllerine hükmetmesi demektir.
Ådem Aleyhisselâma örs, çekiç, kerpetin ve külünk gibi bazı aletlerle kızıl tüylü bir öküz de verildi. Adem Aleyhisselâm, çiftçi oldu. Adem Aleyhisselâm, yeri, alnının terini sile sile sürdü. Ekin ekmesi, kendisine emr edildi. Sonra, ekini ekti, Sonra, onu suladı. Biçme zamanı gelince, onu biçti. Sonra, onları düvenle sürdü. Sonra, rüzgârda savurup taneleri, samanından ayırdı. Sonra, taneleri öğütüp un yaptı. Sonra, onu, yoğurup hamur, hamuru da pişirip ekmek yaptı. Bu ekmeği, Allah'ın, erişmesini dilediği zaman erişmedikçe, yeyip yutamadı. Adem Aleyhisselâma, demircilik sanatı da öğretildi. Adem Aleyhisselâmın, demirden ilk yapıp kullandığı şey, bıçak oldu
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Sayfa 95 - kaynak yayınları - *Tanrıça İnanna'nın Me'leri Tanrı Enki'den Kaçırışı
Reklam
Yani dine göre ilk demirden şey: Bıçak mı?
Âdem Aleyhisselâma, demircilik sanatı da öğretildi. Âdem Aleyhisselâmın, demirden ilk yapıp kullandığı şey, bıçak oldu.
Sayfa 44 - Işık YayınlarıKitabı okudu
Çelik
Anladım ki, çelikle hiç çalışmamış kişiler bunu göremiyorlar -yani motosikletin öncelikle zihinsel bir olgu olduğunu. Onlar metali -borular, kollar, direkler, aletler, parçalar gibi- belli biçimlerde, tümüyle değişmez, dokunulmaz ve öncelikle fiziksel bir şey olarak görüyorlar. Ama makine üretiminde çalışan ya da döküm, demircilik ya da kaynak yapan kişiler “çelik”in hiçbir biçimi olmadığını görürler. Çelik, eğer yeterince ustaysanız istediğiniz her biçimi alabilir, ama eğer usta değilseniz istediğinizin dışında her biçimi olabilir. Şu sübap gibi biçimler sizin vardığınız ve çeliğe verdiğiniz biçimlerdir. Çeliğin, şu motordaki eski kir yığınından başka biçimi yoktur. Bu biçimlerin hepsi birilerinin kafasından çıkmıştır. Bunu görmek önemlidir. Çeliğin kendisi bile mi? Elbette! Çelik bile insan kafasından çıkmadır. Doğada çelik yoktur. Size bunu bronz çağından birisi de söyleyebilirdi. Doğada olan şey yalnızca, çeliğin potansiyelidir. Bundan başka bir şey yoktur. Peki ama, “potansiyel” nedir? Bu da birilerinin kafasındadır... Hayaletler.
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.