Yıllar sonra Demirel, cumhurbaşkanı olmuştu. Mahzuni Şerif ise Ozanlar Derneği genel başkanıydı. Bir vesileyle ozanların Çankaya Köşkü'ne gitmesi gerekti. Dernek olarak hep beraber köşke çıktılar. Mahzuni, yıllarca hakkında ağır türküler yazdığı Süleyman Demirel ile artık karşı karşıyaydı. Demirel, Mahzuni'yi diğer ozanları karşıladığı gibi kapıda gülerek karşıladı, buyur etti. Salona geçildi. Sohbetler edildi.
Bir ara Demirel, Mahzuni'ye dönüp gülerek, "Beni en çok ve en ağır eleştiren sen oldun. Ne Caferliğim kaldı ne de köyün çobanlığı. Her fırsatta benimle uğraştın." dedi. Mahzuni de aynı yüz ifadesiyle, "O zamanlar öyle gerekiyordu sayın cumhurbaşkanı." cevabını verdi. Gülüştüler. Demirel, "Sen halk ozanısın. Halkın ozanı bunu yazar da söyler de, benim kırgınlığım yok. Sen böyle yüreklice türküler yazdığın için halk ozanı oldun." diyerek hoşgörüsünü gösterdi.
Mahzuni'nin ağır eleştiri ve türkülerine hedef olan Demirel, ünlü ozan hakkında bir defa dahi yargı yoluna gitmemiş, başbakan iken, yani tüm güç elindeyken dahi herhangi bir dava açmamıştı.