415 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bismillahhirrahmanirrahim. رَبِّ زِدْنٖي عِلْماً öncelikle eserin mektubat eserinin 19. mektup bölümünden iktibas edilerek yazıldığını ve bu bölümünde kendi içerisinde fırkaralara ayrıldığına açıklık getirerek başlamak isterim. eserin isminden de "Mu'cizat-ı Ahmediyye" anlaşılacağı üzere peygamber efendimizin(ص) mucizelerinden ve
Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
Mu'cizât-i Ahmediye RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 2009507 okunma
Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (RA) Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim." Hem demiş ki: "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafidir."
Reklam
Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (R.A) Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim." Hem demiş ki: "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır." Mektubat - 22
Kur'an, o asırdan tâ şimdiye kadar öyle bir belâgat göstermiş ki, Kâ'be'nin duvarında altınla yazılan en meşhur ediblerin "Muallakat-ı Seb'a" namıyla şöhret-şiar kasidelerini o dereceye indirdi ki, Lebid'in kızı babasının kasidesini Kâ'be'den indirirken demiş: "Âyâta karşı bunun kıymeti kalmadı." Sözler - 446
İmam-ı Rabbanî radıyallahu anh demiş ki: "Letaif-i cennet, cilve-i esmanın temessülatıdır." Teemmel! Yani ( cennetin güzellikleri Allah'ın esmalarının yansımasıdır. TEEMMEL : "Derin ve dikkatlice düşün!". Sözler
Bir zaman Hazret-i Gavs-ı A'zam Şeyh Geylanî'nin (K.S.) terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın bir tek evlâdı bulunuyormuş. O muhterem ihtiyare, gitmiş oğlunun hücresine; bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyazattan za'fiyetiyle vâlidesinin şefkatini celbetmiş. Ona acımış. Sonra Hazret-i Gavs'ın yanına şekva için gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazdarlığından demiş: "Yâ Üstad! Benim oğlum açlıktan ölüyor. Sen tavuk yersin!" Hazret-i Gavs tavuğa demiş: "Kum biiznillah!" O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp, tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını, mutemed ve mevsuk çok zâtlardan Hazret-i Gavs gibi keramat-ı hârikaya mazhariyeti dünyaca meşhur bir zâtın bir kerameti olarak manevî tevatürle nakledilmiş. Hazret-i Gavs demiş: "Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman o da tavuk yesin."
Reklam
Hadîsin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin!" Azab vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "Ene ene, ente ente." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene vema ente?" Nefis demiş: اَنْتَ رَبِّى الرَّح۪يمُ وَاَنَا عَبْدُكَ الْعَاجِزُ Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim."
270 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Sikke-i Tasdik-ı Gaybi Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin gizli tuttuğu ben vefat ettikten sonra yazın dediği ama zabıtalar tarafından açığa çıkarılınca bilinmesi gerekiyormus dediği bir eseridir. Okuyun okutun bu güzel nurları Sultan Süleyman-ı Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul'a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi ona demiş: "Hilaf-ı şeriat kanunları Avrupa'dan getirdiğin cihetle, İstanbul'a öyle bir bok sıçtın ki o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez." Ateş bazen sudan ziyade temizlik yapar. "Ya aklını başından çıkar at, hayvan ol. Yahut da aklını başına alarak insan ol." diyor. "Ey dinini dünyaya satan riyakâr! Nasıl oluyor ki böyle bir bülbül öldükten sonra onun kemiklerinden güller açılmasın."
Sikke-i Tasdik-ı Gaybi
Sikke-i Tasdik-ı GaybiBediüzzaman Said Nursî · Envar Neşriyat · 19961,374 okunma
Neleri kaybetmişiz haberimiz yok
Shebol demiş ki: "Muhammed'in (asm) beşeriyete intisabıyla bütün beşeriyet muhakkak iftihar eder. Çünkü o zat ümmi olmasıyla beraber, on üç asır evvel öyle bir şeriat getirmiş ki biz Avrupalılar iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek en mesud en saadetli oluruz." Mektubat - 234
Sayfa 234 - RnkKitabı okudu
"Bütün kâinatın mâyesi, muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı, muhabbetledir. Bütün mevcudattaki incizab ve cezbe ve cazibe kanunları, muhabbettendir." demişler. Onlardan birisi demiş: muhabbet-i İlahiyenin tecellisinde ve o şarab-ı muhabbetten herkes istidadına göre mesttir. Sözler
Reklam
Ebu Ali İbn-i Sina, yalnız tıb noktasında كُلُوا وَ اشْرَبُوا وَ لَا تُسْرِفُوا âyetini şöyle tefsir etmiş. Demiş: "İlm-i Tıbb'ı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört-beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin mikdarı ye.Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir."
İmam-ı A'zam, bu sırra işaret olarak لَٓا اِسْرَافَ فِى الْخَيْرِ كَمَا لَا خَيْرَ فِى اْلاِسْرَافِ demiş. Yani: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstehak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur."
Cenabı hak nefse demiş ki:
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: – Ben neyim, sen nesin ? Nefis demiş: – Ben benim, sen sensin! Azap vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: – Ene ene, ente ente. Hangi nev'i azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azap vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: – Men ene, ve mâ ente ? Nefis demiş: اَنْتَ رَبِّى الرَّحٖيمُ وَاَنَا عَبْدُكَ الْعَاجِزُ Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim." Ramazan İktisad Şükür
Sayfa 18 - RnkKitabı okudu
Hadîsin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin!" Azab vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "Ene ene, ente ente." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş,i aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene vema ente?" Nefis demiş:"Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim."
Hadisin rivayetlerinde vardır ki, Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: – Ben neyim, sen nesin ? Nefis demiş: – Ben benim, sen sensin! Azap vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: – Ene ene, ente ente. Hangi nev'i azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azap vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: – Men ene, ve mâ ente ? Nefis demiş: اَنْتَ رَبِّى الرَّحٖيمُ وَاَنَا عَبْدُكَ الْعَاجِزُ Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîm'imsin, ben senin âciz bir abdinim."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.