Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü
ne demişti şair; barışı bir güvercin sevgiyi bir çocuk yaşamı bir kadın sunacak biz aptallara
Reklam
"insan yaşadığı yere benzer" demişti bir şair. Hukukumuzda yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş,işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere. böyle bir toplumda adallet gerçekleşebilir miydi?
Sayfa 478 - everest yayınlarıKitabı okudu
Üç şair. Üçü de yaşamda değil. Birini görmedim (Nazım Hikmet). Biriyle fakülte yıllarında arkadaş oldum(Cemal Süreya). Biri, gece Ulus'a gelmiş, "Ben Ahmed Arif, kurban!" demişti.(1959 başları olmalı.)
Nazım Hikmet
Ne demişti büyük şair Nazım Usta: "Yaşamak güzel şey be kardeşim."
Bir sohbet esnasında şair Şato Haruo, “Körler akıllı, sağırlar soytarı gibi görünür,” demişti... Yalan da değil hani. Sağırlar başkalarının söylediğini anlamak için kaşlarını çatarlar, ağızlarını açarlar, gözlerini çevirirler, başlarını oraya buraya uzatıp dururlar. Bu halleriyle aptal gibidirler. Halbuki körler başları eğik sakin duruşlarıyla düşüncelere dalmış gibi görünürler. Ve ayrıca biz Uzakdoğu insanları gözleri yarı kapalı halde bütün insanları ve varlıkları bağışlayıcı bakışlarla gözetlemekte olan Buddha ve Bodhisattvalara alışkınızdır. Bu yarı kapalı gözler bizi bazen korkutsa da, bize tümüyle açık olan gözlerden daha müşfik, affedici ve huzur verici gelir.
Reklam
Zihnimiz ve kalbimiz bin bir parçaya bölündü. Her tarafa yetişmeye çalışıyoruz. Yorgunuz, asabiyiz ve gerginiz.Hayatın gürültüsünden birbirimizi göremiyoruz. Bağırıyor ama sesimizi duyuramıyoruz.Gürültü var; bağıranların sesini duyamıyoruz. Bakmalı, görmeli ve seyretmeliyiz…Seyrimizi not etmeliyiz…Vakit daraldı çünkü ve sözler birikti.Vakit daraldı ve söyleneceklerin çoğu henüz söylenmedi.Durup dinlemeliyiz. Durup dinlenmeliyiz. Durup düşünmeliyiz ama durmalıyız önce. Durmalı, durulmalı, durulanmalıyız. Ve içimize doğru bir yolculuğa çıkmalıyız.Yola çıkmalı, yolda olmalı ve yol almalıyız.Yolu bulmalı, yol olmalıyız.Ne demişti şair:“En uzun yoldur, insanın içi"
Cahil yaradılışlı nadan insanlara, sükut ile hezeyanlarını cevapsız bırakıp susmakla mukabele etmek kadar güzel bir cevap olmaz. Bunun için şair ; "Sükut etmek gibi nadana, alemde cevap olmaz! " demişti.
Nazım ki, ilk şiirini on-üçünde yazmıştı. On-altısında kız kardeşinin kedisi üstüne yazdığı şiiri, Deniz Harp Okulun da Tarih Öğretmeni olan Yahya Kemal'e gösterdiğinde Nazımın anasına sevdalı olan Yahya Kemal kediyi de görmek istemiş ve sonra, "sen pis, uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsan, şair olacaksın" demişti. İlk şiiri galiba on-yedisinde basılmıştı... Sonra, şunu, bunu sevip şiir yazmış, İstanbul işgal edilince, yabancılara karşı ve Anadolu'da Ulusal Kurtuluş Savaşını destekleyen mısralar döşenmişti. Anadolu'ya geçtiğinde milleti elinde Nuh'tan kalma silahı, altında sıska atı açlığa, bite ve Yunana karşı savaşır bulmuştu.
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.