Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
"LEYLİM" bir insan sevdiğine en güzel nasıl seslenebilir? Hem onun adından uzaklaşmadan hem de kendi kalbini katarak nasıl çağırabilir ki? Bir Ahmed Arif'in Leylim'i olmak nasıl bir duygu? Peki ya, Leylim'in Arif'i olamamak? Böyle diyordu Leyla Erbil'e, Leyla'sına Leylim, Sevgili Canım, Canım Leylâm, Ömrüm diye başladı mektuplarında
🍁
Beğeni yapmayı bıraktım ve insanlar da beni takip etmeyi bırakıyorlar. Şaşırdık mı? Tabi ki hayır. Ne demişti şair:
"Menfaattir insanları getiren vecde
cenneti vaad etmeseydi Allah,
O'na bile etmezlerdi secde.”
Ben herkese çok gittim. Yeri geldi günde 1000 kişiye gittim. Hesaba döktün mü 3, 4 saat ediyor sırf beğeni yapmaya
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz?
kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer!
Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!”
1. Kısa Süreli Bir Yaşam:
Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara : “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı
O kadar güzel şairlerden güzel şiirlerden bahsettik şimdi de öyle yalandan Şükrü Erbaş'tan bahsedelim :) Hep güzel konuşacak değiliz sevgilim ağzımız dilimiz kötüye de alışsın...
Tek güzel yanı hemen bitiyor olması diyeceğim ama bu biraz uzun sürüyor. Onun haricinde okumak insafınıza kalmış. Fazla lirik olmasına değinmeyeceğim birçok şairin
Anton Çehov gibi Rus yazarların nicesi Gogol'ün Palto'sundan çıkmıştı. Ama o paltoyu diken dükkanın da Puşkin olduğunu unutmayarak elbette...
İronileriyle, kendisine has yazım tarzıyla, Akaki
Emekliyim ya artık; özgürce zaman geçirdiğim, keyifli çay kahve vakitlerimin olduğu , ev sefası sürüp, geç yatıp geç kalktığım ve bolca okuma fırsatı bulduğum kitaplarımla her anımın tadını çıkarıyorum. Sizce de güzellikleri teğet geçmeden yaşamak lazım değil mi ? Sanki bakiymişim gibi kök salma uğraşından vazgeçip iç sesime kulak vererek