... Bıçakla delik deşik sevdalılar hıçkırırlar dışarda. ...
... Yoksulluğun lambalarını yakarım içimde akşamları. ...
Reklam
Guardian (İngiliz) yazıyor: "İngiliz Başbakanı ile M. Steward, şu son günlerde artık İngiltere'nin Avrupa'ya girişine garantilenmiş gözüyle bakılabileceğini söylüyorlar." Emperyalizm Sovyetler gibi acemi değil. Bir ülkede beğenmediği hükümetleri, kendi içinden kuyruğuna teneke bağlayıp kovalamanın en ince yollarını becerir. Finans-kapitalin ekmeğine ikide bir çöp gibi batan De Gaulle, tereyağından kıl çekilirce kendiliğinden çekilip gitti. "Geri" ülke değil ki, geceyarısı hükümet devirmeleriyle idam sehpaları kurulsun. Bir "demokrasi" sivilcesini yakalarsın. Ovalar, çıban edersin... De Gaulle olsa hasmın başı ağrıyıp kaçar. "Sen sağ olasın sevdiceğim, ben de selamet!" Dün ortada boğaz boğaza gelenleri, bugün kucak kucağa getirip apokarya maskarası etmek, sonra onları kullanılamaz hale getirmek, israftır..
1— Hududsuz siyasî kudret, ne ferdlerde, ne heyetlerde mevcud değildir. 2— Memleket, yalnız iktidarın değil, bütün milletindir. 3— Hürriyet, hürriyetlere tecavüz etmemek şartiyle vardır. 4— Demokrasinin ahlâkı, şiddete dayanmaz, müsamahaya dayanır. 5— Demokrasi, benlik rejimi değil. beraberlik rejimidir. 6— Demokraside cemiyet istiklâline ferd istiklâlinden gidilir. 7— Cemiyetin refah ve saadeti, ferd bahriyarlıklarının toplamıdır. 8— Demokrasi günlük tedbirler rejimi değil, uzun vadeli prensipler rejimidir. Bunlara kendi idrakinde yer verenler, bu prensipleri zihnine yerleştirebilenler, gerçek demokratlardır.
Sayfa 310Kitabı okudu
Ramazan Pişkin:bu kişinin akidesini tam olarak bilmemekle beraber tevhidi söylemleri olduğu için tarikatların bu adamın söyledikleri tezgahlarına ters geldi bu açık zaten bu yazıdakı gibide tc toplumunun ortalama anlaşıyı budur İbn teymiyye(RH) Mevdudi gibi alimler tevhid ve şirk konularını ele alıp müşriklerin inancının tamamen derinine indikleri için kabul etmezler uyumak tasavvufla uyuşmuş gibi gezerler ki demokrasi şirkininde üstüne bir maske olsun...
Demokrasi insanın büyük ve ilahi tarafını budayarak onun hırslarıyla menfaat emellerine hayat kazandırıyor. İlim, sanat, ahlak ve din gibi insan ruhunun ideal atışlarının Allah'a doğru ilerleyişi demokraside yön değiştirerek halkın hırslarına çevriliyor ve sefil ihtirasların çukurunda boğuluyor.
Sayfa 87
Reklam
"Bir uygarlık," demişti Aime Cesaire, "kafasından değil, önce kalbinden çürür." Gazze Modern Batı'nın günbatımı olarak görünüyor bana, vicdanı yok sayan bir uygarlığın insanlığa söyleyecek daha nesi olabilir? Adorno'nun, Auchwitz'den sonra şiir yazılamayacağını söylediği gibi, insanlığın gözü önünde bütün değerlerin katledildiği bu katliamdan sonra bir evrensel ahlaktan söz edilebilecek mi? İnsan hakları beyannamesinin bir değeri ve anlamı olabilecek mi hâlâ? Batılı efendiler dünyanın "ilkel" bölgelerine insan hakları ve demokrasi ihraç etmekten dem vurabilecekler mi?
Akla ve merak sahip olmayanlar üniversiteden temizlenmelidir. Buna demokrasi ve hukuk laflarını geveleyerek karşı duranlar mutlaka susturulmalıdır.
Hükümet, bir danışma ve anlaşma rejimi olan demokrasi rayından çıkarmıştır. Bunun nedeni kırsal kökenli üyelerinin ve partili bürokratlarının bilgi ve görgü eksikliğidir.
Reklam
"kendini her zaman iyi yöneten bir toplumun yönetilmeye gereksinimi yoktur." "Bir tanrılar ulusu olsaydı, demokrasi ile yönetilirdi. Böylesi olgun bir yönetim insanların harcı değil." "malo periculosam libertatem quam quietum servitium."
Sayfa 63 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Lideri seçimle belirlenmesi. Demokrasi! En mantıklısı buydu. Sonuçta toplumla lider ilişkisi, aynı kafeste açık kalmış bir insanla bir hayvanın durumundan pek farklı değildi. Diktatörlükte kafesin kapısı anında açılır ve içeri aç bir aslan atılırdı. Ama demokrasi, insanın ne tür bir hayvanla kafese kapatılabileceği seçme özgürlüğüydü. Etobur mu? Otobur mu? Omnivor mu? Tek mi gezer? Sürü halinde mi avlanır? Nesli tükenmekte olan bir tür müdür? Evcilleştirilebilir mi? Ve buna benzer soruların yanıtları göz önünde bulundurularak seçim yapılabiliyordu. Tabii yine ortada bir kafes, bir hayvan ve kilitli bir kapı vardı ama yapacak bir şey yoktu. Dünyanın gerçekleri şu anda bu düzeydeydi! Ayrıca diktatörlükte hayvan ölene kadar kafeste kalırken, demokraside ancak bir sonraki seçime kadar hüküm sürebiliyordu. İnsan da, büyümedeki diş izlerini sayıp kaç kilo etinin ya da parmağının eksildiğini ölçebiliyor, buna göre kafes hayatları aynı hayvanla sürdürebilip sürdürmeyebileceğine karar veriyordu...
Amerika yıllardır bir devlete düşmanlık yapmak istediğinde, yapmış olduğu düşmanlıklardan biri de budur, yani o devletin aleyhine insan hakları ve demokrasi karşıtı olduğu söylemlerini ortaya atmaktadır.
Sayfa 77 - Feta YayıncılıkKitabı okudu
Demokrasi birçok insanı göç etmeye teşvik ediyor. Daha fakir insanların dünyanın daha varlıklı bölgelerine göçü özellikle de 1960'lardan beri artmakta. Bu birçok Batı ve Güney Avrupa ülkesini etkiledi; ama özellikle de Meksika'dan gelen göçmenlerin California ve Texas nüfusunun yüzde yirmi beş hatta otuzunu oluşturduğu Birleşik Devletler çok etkilendi. Bu göç büyük ölçüde yasa dışıydı. Coğrafi şartlardan ötürü bu göçü durdurmak hatta kontrol etmek bile zordu. Son döneme kadar Birleşik Devletler her türden göçmenin çocuklarını asimile ve entegre etmekte başarılı oldu. Bunun sürüp sürmeyeceğini kimse bilemez. Devletlerin sınırları nasıl olursa olsun -yani dünyanın siyasi haritası- nüfus haritası değişmekte ve değişmeye de devam edecek. Her şey bu göç hareketlerinin yirmi birinci yüzyılda da devam edeceğini gösteriyor.
Sayfa 203Kitabı okudu
Hızlandırılmış bir filmin içinden geçiyor gibiyiz Düşünce sistemlerimizi alt üst eden, kavramlarımızı değiştiren ve kutsallarımızla oynayan bir filmi sabırla seyretmekteyiz!
Sayfa 121
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.