Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Herkesin biliyormuş, düşünüyormuş gibi yapıp aklına geleni söylediği, canı sıkılan herkesin bir Kur'an meâli veya "Kur'an'da...", "Kur'an'a Göre..." başlıklı yazılar yazıp neşrettiği, üstelik bütün bu olup bitenlerin de 'zenginlik'(!) olarak görüldüğü bir toplumda avâmileşme kaçınılmazdı ve bütün bu olup bitenlere 'demokrasi' aşkına katlanıldı, halen de katlanılmakta...
Reklam
Kuran yorumlarının avamileşmesi
Kur'an yorumlarının avamileşmesi iki şekilde oldu : Birincisi ulema ve Aydınlar Kuranı avama göre, avamın isteklerine, beklentilerine göre yorumlamaya ve sosyal gelişmelerin baskısı altında demagoji (kelimenin asıl karşılığıyla : halk avcılığı, halka dalkavukluk) yapmaya başladılar. Nitekim çağdaş yorumların kısmı azamı bu niteliktedir. (Burada hatiplerle muhatapların aynı düzlemde yer aldıklarına bilhassa dikkat edilmelidir.) İkincisi, bu işe avam (=demos) da el attı ve 'bilenlerle bilmeyenlerin bir ve eşit' sayıldığı demokratik platformlarda her kafadan ayrı bir ses çıktı ve fakat işin garibi bu keşmekeş karşısında kimse sesini çıkarmadı, çıkaramadı. Herkesin biliyormuş, düşünüyormuş gibi yapıp aklına geleni söylediği, canı sıkılan gelesin bir Kuran meali veya "Kuranda...", "Kurana göre..." başlıklı yazılar yazıp neşrettiği, üstelik bütün bu olup bitenlerin de 'zenginlik' (!) olarak görüldüğü bşr toplumda avamileşmesi kaçınılmazdı ve bütün bu olup bitenlere 'demokrasi' aşkına katlanıldı, halen de katlanılmakta...
GREKLER NE YAPMALI?
1805 yılında Koraes’in yayımlamış olduğu Bu Koşullar Altında Grekler Ne Yapmalı? - İki Grek’in Diyalogu isimli ki­tapçığı yeni kimi anlayışları da içermektedir. Altmışbir sayfalık risalenin ilk sayfasında “Venedik’te yaşayan” ve “İmparator Napolyon’un çok parlak başarılarını duyanlara” seslenmekte olduğu ve kitabın Venedik’te, Khrysippos
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
Reklam
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Benden söylemesi: Avrupa Birliği tıraştır arkadaşlar: bu birlik kesinlikle yakın zamanda dağılacaktır: Kur'an'da ayet var kardeşim, sen ne diyorsun? Aklımızı başımıza toplayıp kendi ittifaklarımızı kurmak zorundayız. Müslüman! Kime diyorum? Neymiş efendim; Avrupa Birliğine girersek içerdeki bazı baskı odakları güçlerini yitirecekmiş. Ne
İz YayınlarıKitabı okudu
Nur Ve Kir
“Bu çarpışma, islamın peygamberi zamanında da yapıldı. Sokrat da aynı mücadelenin kurbanı olmuştur. Hallac'ı da bu yüzden şehit ettiler. Gandi de bütün ömrünü aynı mücadelenin kahramanı olarak geçirdi. Bunların hepsinde, bir tarafta hayır ve hakikat aşkına tutulmuş, zulüm gören, fakat sabırlı, vakarlı kalbi sevgi ve imanla yüklü, düşmanına bile aşk ile karşı koymasını bilen mücahitler; karşı saflarda ise mutlaka vurmak, çiğnemek isteyen, kalp ve imana düşman, putlarla şekillere düşkün, mütecaviz, kindar ve sevgisiz kütle görüldü. Bugünkü saflarda aynı fark göze çarpıyor.”
Sayfa 213 - Dergah Yayınları
Mukaddes Topraklarda Yerleşen Türk Felaketzedeler 1947 senesinden sonra Avrupa'ya düşen, dilinin konuşulmadığı gelenek göreneğinin izine bile rastlanmayan bu yabancı diyarlarda Türkiye aşk ve hasretiyle yanan insanların Türkiye'ye gelmeleri için devrin iktidarını uyaran, isyankâr yazılarıyla iktidar makamındakilerin hissizliğini yeren
Reklam
Oy nedir Allah aşkına, bilmeyen mi kaldı! Demokrasi? Fasarya, martaval! Yufka yürekli adamları kandırmanın yolu...
Sayfa 257Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.