Hans Berger; insan beyninin biyoelektrik etkinliğini kaydetmeyi başararak, beynin elektriksel aktivitesini (beyin dalgalarını) kaydetmek için kullanılan bir yöntem olan elektroansefalografinin (EEG) temelini atmıştır ve beyin dalgası türlerinden alfa dalgasının kaşifi olarak bilinir. Hans Berger beyin kabuğunun elektrik etkinliğinin (beyin dalgalarının) kafatasını açmadan saçlı deri üzerinden de kaydedilebileceğini ve insanın bilinç durumunu yansıtacağını varsaydığı bu etkinliğin, düşüncenin beyne aktarılmasında fiziksel bir araç olarak kullanılabileceğini umuyordu. Duyarlık düzeyi çok düşük elektrikli araçlarla yaptığı bir dizi başarısız deneyden sonra, oğlu Klaus’un kafasına yerleştirdiği metal elektrotlardan sinyal almayı başardı. Bu ilk olumlu sonucu ve bunu izleyen gözlemlerini yayımlayan Hans Berger, denek gözlerini açtığında ritmin hemen değiştiğini, aritmetik problemi çözme gibi düşünsel eylemlerin de aynı değişikliğe yol açtığını saptadı. Bu gözlemler ileride nörolojinin en önemli araştırma ve tanı yöntemlerinden biri durumuna gelecek olan EEG’nin temelini oluşturan bulgulardı. O yıllarda Berger’in buluşu fazla ciddiye alınmadığı gibi, bazı çevrelerde alay konusu bile edildi. Ancak birkaç yıl sonra bu çalışmanın yankıları Almanya’nın sınırlarını aşınca konu birden önem kazandı. Paris’te toplanan Psikoloji Kongresi’nde sinir sisteminin elektrik etkinliği konusunda Adrian ile Berger’in birlikte sundukları bildiri büyük bir heyecanla karşılanmış ve Hans Berger, döneminin en büyük psikiyatri uzmanlarından biri olarak alkışlanmıştı. Psikofizyoloji gibi yeni bir bilim dalının öncüsü sayılır.