"Ne diyordum?" "Tanrı'nın evreni yaratmaya çalışırken havaya uçtuğunu söylüyordun." "Evet. Evren bir deneydi. Tanrı'nın bir deneyi. Ancak her şey yolunda gitmedi. Tanrı patladı ve parçaları her yere yayıldı. Buna Big Bang adı verildi. Bizim yapmamız gereken, her şeyi birleştirmek. Her şeyi ve kendimizi bir araya getirmek. O zaman Tanrı yeniden tek parça olacak. Şimdiki zayıflığımız bundan kaynaklanıyor. İyiliğin ne olduğunu biliyoruz ama iyi olamıyoruz. Çünkü içimizde Tanrı'nın sadece küçük bir parçasını taşıyoruz. İyilik ve kötülük çelişkisi buradan geliyor. Gücümüzün asla yetemeyeceği hayallerimiz var: erdem, yüksek değerler, sonsuz kardeşlik, insanlık barışı gibi. Ama birleşmediğimiz sürece ne yazık ki hiçbiri gerçekleşmeyecek."
Sayfa 159Kitabı okudu
Kuantum mekaniğinden önce fiziğin belirlenimci olduğuna inanılıyordu, yani bir deneyi yüz kere yaparsanız, yüz kere tam aynı sonucu elde edeceğiniz düşünülüyordu. Şimdi bunun doğru olmadığını biliyoruz. Kuantum mekaniği olasılıklarla ilgilenir - kesinlikle değil -. Bu o kadar şok edici bir şeydi ki Einstien bile asla kabul etmedi. "Tanrı zar atmaz." onun ünlü sözüydü. Eh, Einstein yanılmıştı!
Sayfa 268Kitabı okudu
Reklam
''19. yy boyunca birçok cerrah bir hayvan üzerinde operasyon yapmadan önce alışılmış bir biçimde ses tellerini kestiler. Bunu deney sırasında hayvan ses çıkarmasın diye yaptılar. Deneyi yapanlar ses tellerini keserek aynı zamanda gerçeği yadsıdılar (sessiz bir hayvanın acı çekmediğini varsaydılar ve bunu kendileri doğruluğunu kabul ettikleri bilgileriyle doğruladılar. Hayvanın çığlıkları onlara zaten bildikleri şeyi karşılarındaki yaratığın bilinçli hisseden ve operasyon sırasında eziyet edilmiş bir varlık olduğunu anlatacaktı.'' Susuyor olmam acı çekmediğim anlamına gelmez...
''Evren bir deneydi. Tanrı’nın bir deneyi. Ancak her şey yolunda gitmedi. Tanrı patladı ve parçaları her yere yayıldı. Buna big bang adı verildi. Bizim yapmamız gereken, her şeyi birleştirmek. Her şeyi ve kendimizi bir araya getirmek. O zaman Tanrı yeniden tek parça olacak. Şimdiki zayıflığımız bundan kaynaklanıyor. İyiliğin ne olduğunu biliyoruz ama iyi olamıyoruz. Çünkü içimizde Tanrı’nın sadece küçük bir parçasını taşıyoruz. İyilik ve kötülük çelişkisi buradan geliyor.Gücümüzün asla yetmeyeceği hayallerimiz var: erdem, yüksek değerler, sonsuz kardeşlik, insanlık barışı gibi. Ama birleşmediğimiz sürece ne yazık ki hiçbiri gerçekleşmeyecek.”
Sayfa 166 - GaborKitabı okudu
"Josef, düşüncelerinizi netleştirmeye çalışın. Şöyle bir düşünce deneyi yapalım! Diyelim ki bir cin karşınıza çıkıverdi ve size, yaşamınızı -şu anda yaşamakta olduğunuz ve geçmişte yaşadığınız yaşamınızı- bir kez daha yaşayacağınızı, hatta sayısız kereler yaşayacağınızı söyledi; öyle ki yaşamınızdaki her acı, her neşe ve sözlere sığmayacak küçük büyük her şey birer birer tekrar başınıza gelecek, hem de aynı sırayla -hatta bu rüzgar, şu ağaçlar ve şu kaygan yol, hatta mezarlık ve korku, hatta siz ve benim kol kola yürüyüp bu sözleri mırıldandığımız şu hassas an, hepsi tekrarlanacak- ne olurdu?"
Kokunun, bugünkü modern insan haline gelmemizde en büyük etkenlerden biri olan "öğrenme" ile de hafızaya bağlı bir ilişkisi var. Bu konuda yapılmış iki deneyden kısaca bahsedeyim size: Bir grup öğrenciye,zor bir labirent testi yaptırılıyor ve bu zorlayıcı test sırasında deneyin işlemcileri tarafından ortama belirgin bir koku salınıyor. İyi ya da kötü koku değil, sadece kendini belli eden bir koku bu. Daha sonra bu öğrenciler, başka öğrencilerle birlikte oldukça basit bir sınava alınıyor. Bu sınav sırasında da o karmaşık labirent deneyi sırasında salınan belirgin koku salınıyor ortama. İlk testte bu kokuyu algılamış ve hafızalarına kaydetmiş olan öğrenciler, ilk teste katılmayan öğrencilere göre çok daha fazla zorlanıyorlar ve sınav da daha düşük oluyor.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.