57. Kurban ses ver dedim kendime
. .
Neden 56 kurbandan sadece bir kısa inceleme var ? Okudukça"söylüyorum ki "Teneke Trampet" e inceleme yazılamaz. .
#SPOİLER ..
Ne söylesek eksik kalacak "bu cepte dursun "
Kitabı sevmedim..
ama sevmiş de olabilirim,algı seviyemi yerden yere vurduğunu kabul ediyorum itiraf ediyorum ki
Bu benim iç meselem
İçimde besledim seni
Dışımda korudum seni
Sevgi içli dışlı olunca
Hiçbir dış kuvvet mani olamaz
Sevgiyi dengede tutmak
Soğuk ve sıcak suyu
Ilık yapmaktan geçer
Ne çok soğuk ol
Ne çok sıcak ol
Her şeyden önce
Ölçülü bir sevgi gerek hayatı güzelleştiren
#Ezel
Yerli yersiz sorgulamak, yeterli bilgim olmamasına rağmen fikir beyan etmek, farklı bakış açıları için sürekli bir eleştiri havası içeresinde olmak hayatımın bir parçasıdır. Ama konu kitaplara gelince benim ne haddime derim, ben neyi beğenip beğenmediğime doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü, gerçeği kurguyu karar veremeyen doğrusu gerek duymayan benim
“Her tarih gibi şahsi tarih de utançla doludur. Onun için pek anlatmak istemeyiz, üzerini örter ya da hızlıca geçiştiririz ya da utanç vermeyen şeyleri anlatırız sadece. Kendimize iyi, ahlaklı, başarılı olduğumuz yeni bir tarih yazarız. Yaşlanıp da ölmeye yakınladığımızda bizi fazla hoşnutsuz etmeyecek, mezara kendimizden bir nebze olsun memnun
...
“Hayır hiçbir şey bilmeyen yalnızca sen değilsin. Onlar ellerinden geldiğince dış dünyaya kapalı, gizli hareket ediyorlar. Diğer cemaatler göz önünde kalarak, müritlerini artırmaya çalışır, ama Öncüler bu yola başvurmuyor. Amaçları müritlerini artırmak değil çünkü. Sıradan cemaatlerin mürit sayısını artırmaya çalışması, gelirlerini dengede
Gelişmiş demokrasilerde birbirine karşıt olan fikirler, dünya görüşleri ve bunların parlamentodaki yansımaları ile kararlar şekillenir ve politikalar yontulur.
Bir kâğıdın yırtılmaması ve dik durması için bile farklı iki noktadan kuvvet uygulanması gerekirse, devletler gibi kolektif yapıların da dik durabilmeleri için farklı kuvvetlerce
“Bir Öğeli Denge”
Sözcükler mi
Yeryüzü mü
Öyle bildik ki hiç bilmedim sanki-
Dengede
Sınırda tutmak gerek her şeyi
Bir kuş uçurursun
-Belki yüreğinden-
Öylesi uçurursun
Sonsuz olur
Seversin
Sonsuz
Geleceği beklersin
Sonsuz-
Dengede
Sınırda tutmak gerek her şeyi
Sevgi mi
Yüreğinle, usunla
İlenç mi
Korkuyla, acıyla
Kavga mı
Sıcaklığınla, umutlarınla..
Dengede tut her şeyi
Anlam olsun
Geleceği beklersin sonsuz
Dengede
Sınırda tutmak gerek her şeyi
Sevgi mi
Yüreğinle, usunla
İlenç mi
Korkuyla, acıyla
Kavga mı
Sıcaklığınla, umutlarınla..
( kitabın ozeti niteliğinde)
“-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek
uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi.
vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde
tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
O’nun birinci ismi, isimler sultânıdır;
Her ânın, her mekânın, her cânın cânânıdır.
Kur’ân’da ilk âyetin, başlangıç kelâmıdır,
Her zerre “ALLAH” diye, O’nu söyler durmadan..
Vârettiği herşeyi, ayırdetmeden gören,
Her şeye adâletle, hayır ve rahmet veren,
Her mahlûkâ acıyan, ve çâreler gönderen,
Sonsuz merhametiyle, âleme RAHMÂN dır
Kitap okurken çoğumuzu bir düşünce sarar sayfalar arasında mutlaka benim de aklıma geldi ve kelimeler arasında dünyayı ve dünyadaki herşeyi anlamaya çalışan bir toplulukla paylaşmak istedim aklımdan geçenleri siz ne düşünüyorsunuz merak ettim.
Dünya da yaşayabilmek için ruh sağlığımızı korumamız gerek ve umudumuzu yaşatmak ruhu dinç tutmak için de bazen benliğimizi de tatmin etmemiz gerek iyi güzel ama bu biraz da dünyada yaşamak zorundaymışız izlenimi vermiyor mu?
Yani zorunda olduğumuz için kendimizi avutmamız ve ruh sağlığını dengede tutmamız gerekiyor peki neden?
Birçok şey vererek azıcık sahip olduğumuz dünyada ne için kalıyoruz?
Bu sadece bir soru isyan sitem haykırış niteliğinde değil sadece merak ediyorum mutlaka herkesin kendi doğruları vardır doğruları merak ediyorum.Umarım yeterince anlatabildim.
Zweig’in 1939’da yayımlanmış 460 sayfalık kitabı türkçede önce “acımak” sonra “acı duygular” olarak basılmıştır.Yeni baskıyla “Sabırsız Yürek” ismini almıştır.Ben bu kitabı “Acımak” olarak ilk 2010 yılında okudum.13 yıl sonra tekrar elime alıp bir çırpıda bitirdim.Zweig, bu kitabında çok önemli bir toplumsal sorunu ele almış.İnsanların herhangi bir özrü olanlara karşı acıma duygusu yüklü davranışları.Bu kitap da ağır basan duygu ise merhamet...Genç bir teğmen merhamet duygusu ile yaklaştığı kıza karşı kendi hayatını feda edecek mi, yoksa her şeyi geride bırakıp kendi için mi bir fedakârlık yapacak? İşte okurken hep bunu merak etmiştim. Ben o teğmenin yerinde olsam ne yapardım?Karşımıza çıkan her şey hayatımızı nasıl da değiştiriyor. Bulunduğumuz yerden uzaklaşmak, yeni bir hayata başlamak hatta belki de en iyi kurtuluşu ölmek sanıyoruz. Bunları yapmak, içinde bulunulan durumdan kurtulmaktan daha zor...Bizi saran duyguları dengede tutmak ne kadar önemli. Yaptığımız her şey hayatımızı ne kadar etkiliyorsa, hislerimizde hayatımızı o kadar etkiliyor. Bunun en iyi örneği bu kitap olsa gerek...
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,1bin okunma
Sineklerin Tanrısı, saf ve temiz olan çocukların bile ne kadar vahşileşebileceğini, hırslarının esiri olabileceğini göstermektedir. Her insanın içinde hem iyilik hem de kötülük vardır. Ying yangi dengede tutmak icin genel ahlaki hayatin merkezi haline getirmek gerek.Eger gelmezse zamanla insanlar içinde yatkın olana eğilim gösterirler. Sorgulamayı ve düşündürmeyi sağlayan Sineklerin Tanrısı basit bir konuya sahipmiş gibi görünüp içinde çok şey barındıran değerli bir eser. Okurken hep aklimda su vardi issiz adaya cocuklarin basinda yetiskin olsa nasil olurdu, kaos daha kacinilmaz olurdu sanirim.
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080bin okunma