Persona (1966)
Ingmar Bergman'dan müthiş bir başyapıt! Ne zamandır erteleyip durduğum Persona'yı sonunda izledim ve uzun zamandır izlediğim en acayip, en beyin gıcıklayıcı film olduğunu söylemeliyim. Çekimler mükemmel, sembolik biçimler çarpıcı. Siyah beyaz olmasına rağmen hiç sırıtmaması gerçek sanatın ölümsüz olduğu savını destekliyor, 1966 yahu 52 yıl önce!
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
atatürk'ün askeri okullarda okunmasını zorunlu tuttuğu bu kitabın değeri ancak okuyunca anlaşılabilir. bir ulusun şaha kalkışının hikayesi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. kitabı okuduğumda içimde hissettiğim hayal kırıklığı hala aklımda. bir yanda ülkesini cennete çevirmek için uğraşan din adamı, tüccarı, öğretmeni ile bir ulus; bir yanda da kurtuluşu tek adamda, dinde arayan, geçmişin şanlı günlerinin hangisi olacağının(osmanlı/cumhuriyet) kararını vermeye çalışan bir millet.. ne denir ki. iyi okumalar..
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Ez-de Yayınları · 2014100.5k okunma
Reklam
İnsanların kendi geçim araçlarını üretme tarzı, her şeyden önce hâlihazırda buldukları ve yeniden üretmeleri gereken geçim araçlarının niteliğine bağlıdır. Bu üretim tarzı, yalnızca bireylerin fiziksel varlığının yeniden üretimi olarak görülmemelidir. O şimdiden, daha çok, bu bireylerin gerçekleştirdiği belirli bir faaliyet biçimi, hayatlarını
CIGARAYI ATTIM DENİZE Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz Gökyüzünün o meşhur maviliğinde Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde Alıp yaracak olsa yüreğini Şimdi bir güvercinin Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak Önünde durulacak tam elinden tutulacak Hangi bir elinden güzelim hangi bir Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz Öbür elinde yetişkin bir günışığı Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük Çalışan insanlar için akşamlara kadar Toz duman içinde Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen Bir bulut geçiyorsa onu görürdük Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına Bir cıgara atmışsak denize Sabaha kadar yandı durdu
Halep vapuru, normalde İstanbul Boğazı'nda çalışan, yandan çarklı şehir hatları vapuruydu. Savaş nedeni ile cepheye erzak götürüyor, dönüşte yaralıları taşıyordu. Mustafa Kemal'i getirdikten kısa bir düre sonra, Marmara Denizi'ne sızmayı başaran İngiliz E11 denizaltısı tarafından vuruldu, 200 şehitle birlikte sulara gömüldü. Halep vapuru Mustafa Kemal'i taşırken vurulup batsaydı, tarih başka türlü olacaktı.. Kader çizgisi, henüz dünya sahnesine çıkmamış olan Türkiye Cumhuriyeti'ne bir kez daha kıl payı yardım etmişti.
102 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 2 hours
Ateş denizi bizi yolumuzdan alıkoymaya çalışan dünyayı ve yolumuzdaki engelleri temsil ediyor. Hayat da bir ateş denizi değil mi zaten? Zorluklar, tuzaklar ve tehlikeler, hayatın önünde bir ateş denizi gibi duruyor. Bu kadar tehlikenin arasında elimizde yol alabilmek için sadece mumdan gemiler var sanki. Her an yanma tehlikesi ve her an yok olma korkusu...
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler
Ateş Denizinde Mumdan GemilerŞeyh Galip · Gonca Yayınları · 200036 okunma
Reklam
1,000 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.