1-Cezâ, suçu önleyici mahiyette olmalıdır. Ağır suçlar için hafif cezaların verilmesi, bu maksadı bertaraf eder. Bu sebeple İslâm hukukunda, bilhassa bazı mühim suçlar için ağır cezâlar konulmuştur. Vâkıa bu cezaların tatbiki son derece zor şartlara bağlanmıştır ve İslâm tarihinde de nâdir infaz olunmuştur. Ancak cezaların ağırlığı, bahis mevzuu
Sevdiklerimizin ruhlarında oluşan anlık değişimleri, duygu sıçramalarını, her zaman çok da belirli nedenlere bağlı olmayan yakınlaşmalarını ve uzaklaşmalarını, bilinçlerinin alt kısımlarındaki ulaşılmaz bölgelere saklanmış arzularının değişik biçimlerde ve beklenilmeyen zamanlarda ortaya çıkışını izleyebilseydik, herhalde sakin bir denizde suların arasından aniden yükselen bir canavarı gördüğünde zavalı bir balıkçının hissedeceği korkuyu ve şaşkınlığı hissederdik. Ürkütürlerdi bizi. Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşardık. Bütün bunları bilebilseydik, en sevdiklerimize bile, en kısa ayrılıktan sonra dahi 'kimsin sen' diye sorma ihtiyacını hissederdik.
Deniz dalgalarının fısıldadığı bir sır, kimliği bilinmeyen bir bebek ve onu evlat edinen bir aile... Jules Verne'in "Cynthia'nın Yetimi" romanı, Erik Hersebom'un gizemli geçmişine ve kökenlerini bulmak için çıktığı macera dolu yolculuğa odaklanıyor.
Erik, her zaman ailenin geri kalanından farklı olduğunu hissetmiştir. Farklı görünüşü, garip rüyaları ve bilinmeyen bir dilde mırıldanmaları, onu diğerlerinden ayırır. Kasabaya gelen gizemli bir yabancı ve Doktor Schwaryencrona'nın sorgulamalarıyla Erik'in geçmişi gün yüzüne çıkar. O, denizde bulunmuş ve evlat edinilmiş bir yetimdir!
Gerçek kimliğini ve ailesini bulmak için Erik, bilinmeyene doğru bir yolculuğa atılır. Bu yolculuk onu, sırlarla dolu bir gemiye, gizemli bir adaya ve fantastik deniz canlılarıyla dolu bir okyanusa sürükler. Erik, her adımda geçmişine dair yeni ipuçları bulurken, aynı zamanda tehlikelerle de karşı karşıya kalır.
"Cynthia'nın Yetimi", Jules Verne'in fantastik ve gizem dolu tarzını yansıtan sürükleyici bir roman. Erik'in macera dolu yolculuğu okurları sayfalara kilitlerken, kimlik ve aile gibi kavramlar da sorgulanmaya açılıyor. Gizemli bir atmosfer, fantastik öğeler ve sürükleyici bir hikaye arayan okurlar için "Cynthia'nın Yetimi" ideal bir seçim.
"Kendimi yengeç gibi hissediyorum. Yengeçler denizde yaşarlar ama yüzemezler. Ben de nefes alıyorum ama dünya denilen bu cehenneme bir türlü ayak uyduramadım"
Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum…
yaşamış düşünmediği bir şeyi
istemiş yaşamadığı bir şeyi
görünmemiş
görmüş
içteki kıpırtıyı
balık ve ot gibi denizde
Işık sanki yabancı
geliyordu
sözler yalnızca dar
sözler yalnızca geniş
geliyordu
ayrıntıdan
dünyadan
Sege Yayın Birinci Basım : Ocak/Şubat-1992Kitabı okudu