Kasım aylarının sonlarına doğru bir cuma gecesi Fransa'dan Londra'ya at arabasıyla yapılan uzun bir yolculukla başlıyor roman. Bu yolculuğu yapanlardan birisi Lorry'dir. Lorry, suçsuz yere hapiste yatan doktor Manette'in kızı, Lucie'ye babasını bulabilmesi için yardım etmek istemektedir.
Ben kitapları okurken en çok betimlemelere takılanlardanım. İçinde harika anlatımlar var ve hiç unutmayacağım şu cümle bana hayatım boyunca eşlik edecek, “Ağır ağır, güçlükle ilerleyen atların burunlarından çıkan buğuya bakılınca, bütün sisin atlardan çıktığı sanılırdı.”
Zaten okumayan kalmamıştır. Tavsiye bile etmiyorum.