Deniz yüzmez

Deniz yüzmez
@denizyuzmez
Okur-yazar, yüzmez.
Çok gezen de çok okuyan da ancak kendi düşünce dünyasının, yani kültürel, tarihsel ve sosyolojik ‘habitus’un sınırları içinde, dilinin ona sağladığı imkanlar ölçüsünde bilebilir. Çok gezen de çok okuyan da, bilmeye karşı gelen ‘dış’ baskılar kadar her türlü iç tepkiyi de hedef almalı, yani tehlikeli sularda yüzmeye hazırlıklı olmalıdır. Maddi durumunuz yoksa eğer, ‘bilgisel’ karşılığı bakımından çok gezmenin ancak bir “iç yolculuk”la (Valery demiş ya: “Denizcinin döndüğünde bıraktığı liman aynı değildir, çünkü ne deniz aynı denizdir ne de denizci aynı denizci.”) ilintisi olabilir. Kalenderiler buna güzel bir örnektir. Çok okuyan da, “çokluğun” bir anlam taşımadığı noktaya gelene kadar ‘yolda’ değil midir bu yüzden?
Reklam
"Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek terörle de başlamaz. İnsanlar arasındaki ilişkilerde başlar. Faşizm, erkekle kadın arasındaki ilişkide başlar." Ingeborg Bachmann
“Köpekler, Ahlaki Panikler ve Sadizm”
“Sokakta yaşayan hayvanların iktidar tarafından bir güvenlik tehdidi olarak işaretlenmesi aslında oldukça yeni bir gelişme. Bundan daha beş altı yıl önce tartışılan, kamuoyunda infial yaratan mesele sokak hayvanları değil, sokakta yaşayan hayvanların maruz bırakıldığı şiddetti. Erdoğan 2018 yılında “hayvanları korumak sadece görev değil
"Poulantzas, hukukun ve yasama-yürütme ilişkisinin, devlet biçimlerinin analizinde önemli bir ölçütü oluşturduğunu belirtir. Yasama ve yürütme arasındaki ilişki ya da bunlardan birinin baskınlığı, hem devlet ve ekonomi arasındaki ilişkinin karakteristiğini hem de burjuva sınıfının meşruluk biçimini etkileyeceğinden devlet biçimini de etkilemektedir" Poulantzas, Siyasal İktidar ve Toplumsal Sınıflar, s. 362-365.
"Geçişin çoktan gerçekleşmiş olabileceğinden korkmalıyız. Çok geç kalmış olabiliriz. Ve en nihayetinde, iyi bir toplum hayali artık sadece bir seraptan ibaret olabilir. Irkçılığın henüz toplumlarımızın "utanç verici kısımlarına", ortadan kaldırmak bir yana gizlenmeye çalışılan kısımlarına indirgenmediği bir döneme şiddetli bir geri dönüşten korkmalıyız. Bundan böyle ırkçılığın cüretkâr ve cesur bir damgası vurulacak ve bu sayede, topluma karşı şimdiye kadar sessiz kalan isyan, en azından münzevi kesim açısından, giderek daha açık ve şiddetli bir hal alacaktır. (...) Bu yeni durumun sonuçlarından biri, pek çok kişi arasında "yok etme" fantezisinin yeniden canlanmasıdır." Mbembe, Necropolitics, 63.
288 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.