Şâirlerini, yazarlarını, gazetecilerini hiç çekinmeden sürgün eden, hapse atan, sesini kesen; tüm bunları yaptıktan sonra maharetmiş gibi gösteren "Şâir Kasabı" bir devletin ********490 kimlik numaralı vatandaşıyım. Dışarıdan birisi değilim, bizzat bu topraklarda doğmuş, büyümüş birisiyim. Az okurum, pek yazmam ve çok düşünürüm. Bu
Merhaba 1000K Okurları,
Nasıl bir giriş cümlesi yapacağımı bilemedim. Benim için çok değerli ve özel adamın kitapları hakkında hiç inceleme yapmadığım için bunu kendime vazife saydım. Ben onun adını en sevdiklerimin arasında başta sayarken, adını bile duymamış olan onca insanın varlığını biliyorken bunu yapmazsam vicdanım rahat etmezdi. Onca
Şükrü Erbaş
Takvimler evlerin olmazsa olmazıydı eskiden. Rahmetli dedem akşam itinayla koparır arkasını okurdu. Kendi okuduktan sonra da bana verirdi okuyayım diye. Yaz tatili bitince öğretmenimiz kitap okuyup okumadığımızı sorardı "Takvim okudum, o sayılır mı?" derdim. Tüm sınıfa dalga konusu olsam da çok
Şükrü Erbaş kitabı okuduysanız Ömür Hanım'a da aşinasınızdır. Ömür Hanım kim midir? Şairin sevgili eşi, yol arkadaşı, çocuklarının annesi, evinin dirliği, sevdiceği Hatice Erbaş'tır.
Kitabın ilk sayfasında Hatice Erbaş'ın şu sözleri yer alır,
"Babanız içerde şiir yazıyor diye çocuklarımı sessiz ağlattım ben." Kolay değildir tabii
Bazı şairler vardır, kalemlerine öyle tutulursun ki senin için bir yaşam tarzı haline gelir dönüp dönüp onu okumak. Sanki hiç bitmeyeceği düşünülen sevdalar gibi bitmeyeceğini düşünürsün ondan okuyacağın dizelerin.
Geçtiğimiz günlerde kitap alışverişine çıkmıştım. Gözüm hemen şiir bölümüne gitti. Ve Tabii Şükrü Erbaş'lara.
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var
Dirilirler diriler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var
...
Karac'oğlan der ki ismim överler
Ağu oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnat ederler
Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var
Merhabaaa. Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin son kitabı olan 'Benim Üniversitelerim'i bitirdim. Serinin ikinci kitabı olan 'Ekmeğimi Kazanırken' Aleksey'in "Bu yılın sonbaharında, belki orada okumak fırsatını bulurum gizli umuduyla Kazan şehrine gittim." cümlesiyle sona ererken bu kitap da "İşte böyle!.. Kazan
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Hukukçu Armand Duval ile kamelyalarla süslenmiş Marguerite Gautier adındaki yosma bir kadının yürekleri titreten, ruhlarımızı 19. yy’ın Paris’inde gezintiye çıkaran eşsiz bir aşk hikayesi… Alexandre Dumas Fils sâyesinde. Sâye, Fars dilinde gölge demektir. Bu kitabı yazan ise Alexandre’ın gölgesine yaşamış olan gayrimeşru oğludur. Annesinin ve