241122
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz" Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O
Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
Çağırdın beni
Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
Adını söylemek
Maviye olan sevdamı düşünüyorum günlerdir.
Ne muhteşem şey, mavinin hem gökyüzüne hem denize yakışması. İkisininde ayrı gibi görünüp ufukta birleşmesi ne tuhaf.
Nesini seviyorum mavinin bu kadar, uçsuz bucaksız olmasını mı derinlere indikçe daha derine gitme hevesini mi?
Yıllardır bunu aradım derbeder, En derin ne kadar derin ?
Sonra arkamı dönüp baktım kıyıya, tek renk maviydi. Düz bir çizgi kalmıştı dünya herkesten her şeyden uzaktaydım.
Gördüğüm tek renk mavi işte nihayet ve seni düşündüm sonra. Her şey dağıldı bir anda ne gökyüzünün ne denizin bir anlamı kaldı. Meğer ben seni aramışım derinlerde, En derinlerde sen varmışsın. Sen varmışsın her şeyin sonunda. Sana çıkıyormus tüm yollar. Sana yazılmış tüm şarkılar. Meğer maviye olan sevdam çölde kum tanesiymiş seninkinin yanında...
Uykulu gözlerle uyumaya çalıştığım zamanları çok bilirim. Uykusuz gecelerde kitapların dünyasında satır aralarında gezindiğimi çok bilirim. Sigara üstüne sigara içtiğimi kalabalıklar içinde yalnızlık çektiğimi çok iyi bilirim. Kahveden şekeri canımı yakan biri sayesinde eksik ettiğimi ve kahvenin gerçek tadına kavuşmanın ihtirasını iyi bilirim.
Şairler acıdan beslenir derler, ya da acı çeken şairler kendini daha iyi ifade eder.
Genelde çoğu şairin kitaplarındaki teması; ayrılık, hasret, gurbet, aşk acısı, ölüm, vatan sevdası olmuştur. Şükrü Erbaş'ın bu kitaptaki ana teması ise kendisine çok düşkün olduğu ve çok sevdiği anlaşılan, ama bu dünyadan terk-i diyar etmiş olduğunu
Kalbimizi acıtan bir ziyarete gittiğimiz zaman birbirimize dönüp ‘’Yaşamımızın kıymetini bilelim, anı yaşayalım,” deriz. Kafalar sallanır. Onaylanır. Kaçınılmaz olan o karara varılmıştır. Herkes mucizevi bir değişime uğramış, omuzlar dikleşmiş, nefesler ertesi gün yeni bir hayata başlamak için en derinlere çekilmiştir.
Ertesi gün, dünden kalan