Günaydın, günaydın, günaydın! Kitapla, huzurla dolu bir gün olsun.
Günaydın benim derdime derman dostlarıma,
Günaydın, dert ortağım komşularıma,
Günaydın yardan uzak sevgiliye,
Günaydın, günaydın, günaydın.
Nazım Hikmet Ran
Duanın en güzel, en latif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşey'e yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir.
Kelebeğin Ayak Sesleri - S. N. DEMİR (Kendimizden vere vere azalıyoruz.)
"Kansere bu nedenle "ince" hastalık deniyordu belki de hep ince düşünmek ve hassas olmanın bir yan etkisi gibi." (s. 12)
Eserden bir alıntıyla başlamak istedim incelememe. Hep ilk kırılan ince düşünen insanlar oluyor hayatta. En çok zarar gören, en çok acı çeken, başkasını incitmemek için incinen... Ne diyordu 
Şükrü Erbaş Kimseyi
Sakın kimse bu insanların yoksulluğunun övgüsünü yaparak duygusal şarkılarla, şiirsel sözlerle paylaşımlar yapmasın ! Neden akmış olan kanlarda vatanı sürekli bu insanların evlatları koruyor, neden yoksul insanların kanları sürekli ve bitmeden bu vatanı sulamak için savaşlarda kullanılıyor diye sorgulasın. Etinden tırnağından arttırdıkları ile evlatlarını bir yerlere getirmeye çalışan aileler hepsi. Çoğunun ayakkabısını bırakın başlarını sokacak betondan evleri bile yok. Ve hepsinin sosyo-ekonomik durumu neredeyse aynı. Yaşadıkları süre boyunca dün hariç hiçbir zaman bir yetkili kapılarını çalıp ihtiyaçlarını sormamıştır, hiçbir siyasetçi seçim dışında onların dertlerini dinleyip derman olmamıştır ve çoğu kez yalnızca oy deposu olarak görülüp yoksulluklarıyla kenara itilmişlerdir !
Gerçekten bu savaşı bitirmek istiyorsanız bir gün yalnızca bir gün, tüm militarist siyasetçilerin çocuklarını cephenin en ön saflarına gönderin.
İki yüzlülükleriyle en büyük barış elçisi olurlar. Çünkü onlar en çok bu savaşlardan beslenenlerdir.
Biz bugün yaşadığımız duruma ulvi anlamlar ve şoven yaklaşımlar yükleyerek insanların yaşarken göremediği en ufak değeri vefat ettiklerinde gösterirsek vicdanımıza ve bu durumda olan milyonlarca insana karşı olan yükümlülüğümüzün önüne sözde vatansever diye sunulan duyguları koymuş oluruz. Asıl vatanı ve o vatanının insanını sevmek onların ekonomik durumunu ve eğitim seviyesini sosyal bir devlet olarak yükseltmek, yaşadıkları süre boyunca hayatlarına anlam kazandırmaktır.