İki kişi geri dönmez"
dedi 'Usta':
"Birincisi ölen; ikincisi kırılan."
"Niçin?"
diye sordu 'çırak.
"Çünkü" diye başladı söze 'Usta':
"Birincisinde cân yoktur; ikincisinde derman."
“ji bo Welî, Rustem, Nûman
û hemû hestîwendayan”
(Qefleyek mirov digeriyan di kontara çiyê de, karê xwe yê liservebûyî pêk dianîn… Digeriyan di bin taldan de, li nava deviyan… Derwêş sekinî û çok da erdê, pêşî duayek kir, piştre bi destan axê veda û hestiyekî reşbûyî derxist…
Sê çar kes lê kom bûn, hêdî hêdî qefle tev lê civiya…)
Derwêş
“hê jî
☕"Çay istiyorum",demezdin mesela. "Ne kadar da yorulmuşum ve benim yorgunluğum cam bir bardağın içinde üf demeden gönül rızasıyla sunulan bir iksir, o iksiri bana ben söylemeden ikram eden beyaz bir elin kırmızı avuçlarından alınması ile iyi gelecek, hatta dinlendirecek beni. Yoxsa her kes çay içer ama derman olmaz yorgunluğuna,"der
Yarın sabah yüzümü de yıkamayacağım
Donum fanilam leş gibi oldu hele
Tırnaklarım uzadı kesmeye üşeniyorum
Biri sevabına çişimi de ettirse
Sokağa çıktım mıydı akşam serinliğinde
Bacaklarımda derman yok
Rakı makı içiyorum gene olmuyor
Ne Sabri'ye uğradığımavar ne Celile'ye
Başım dönüyor içim sıkılıyor ha bire
Bu dünyada pırıl pırıl
Övgü olmaz yarayı iyi eden ilaca
Utanç denen illete olamıyorsa derman,
Senin utanman benim yüreğimi dağlamaz;
Sen pişmanlık duysan da olanlar yalnız bana;
Suçlunun üzüntüsü, pek teselli sağlamaz
O suçun çarmıhını sırtında taşıyana.