Acının ve sevginin barındırdığı her yürek
Şiire biçilmiş bir kaftandır.
Yüreğindeki toprağı biraz eşeleyerek
İçine şiirden çiçekler ek.
Sırtındaki yükü kelimelere yasladığında
Sırra ereceksin, içindeki aynada
Kelimeler şifadır, Lokman Hekim olana
Şimdi kalk ve yaz
Dermanı kendinde ara...
Bağlanıp zülfüne bozdum ahdi de peymânı da
Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermânı da
Bağlanıp zülfüne bozdum sözü de yemini de,
Gözlerini gördüm, unuttum derdi de dermanı da.
Şeyh Gâlib
Güzel kızlar sarmalı vagonlarda,
İki yanım sarılı yorgunluklar var birde.
Kalkmayı bekleyen tren hâlinden,
Herhalde bir akşam yoldan geçen insanlar anlar.
Şimdi ben bu üç bayanın hangisine şiir yazayım?
Üçü de günaha sokar.
Ve biraz sonra başka tarafa bakınayım,
Türlü türlü insanlar dolar.
Arada bir tıkalı burnum,
Nefesimi tıkayıp beni küfre
Derdi aşk olanın kelâmı güzelmiş
Güzel görenin sözü güzelmiş
Gönlü güzel olanın duası güzelmiş
Derdi gönül olanın dermanı güzelmiş
Gülüşü güzel olanın seyrî güzelmiş
Edebi güzel olanın ruhu güzelmiş
Sözü güzel olanın gönlü güzelmiş
Sözü edeple söyliyenin cemali güzelmiş.
Yani hekimler nasıl en kolay ezberlerindeki ilacı seni dinler gibi yaparken bir yandan reçeteye yazıyor ve her insanın ayrı varlık oluşu bir dünya pohpohlaması olarak bir çocuğun yediği pamuk şekerine dönüyorsa mürşidin ya da bir büyüğün de hikaye ve acı dinlemeye, yanan bir göğse eğilmeye ne dermanı ne merakı ne eğilecek bir başı vardı...
Kavga varsa kelimeler var, yani ümit vardır. Bu yüzden değil mi bazen on tedavi seansında bulamadığımız dermanı bir şarkının sözlerinden, bir şiirden çekip çıkarmamız...