Kitap "İnsan nedir?" gibi ansiklopedilerce anlatılması gerektiğini hissettiren bir başlığına rağmen, sayfa sayısının az olması ile daha çok dikkatimi çekmişti. Öyle yüzeysel bir kitaptır diye düşündüm ama sesli kitap olduğu için de bir şans vermekten ne çıkar dedim başladım dinlemeye.
Dinlemeye başlamam ile bitirmem arası, o an zihnimi kurcalayan her ne varsa toz olup sadece denilenlere odaklanabilir halde buldum kendimi. Sanırım sesli kitap kültürünün bir başka tahmin edilmez faydası bu olsa gerek.
Okurken(yada dinlerken) yaşlı adam öyle akılcı yanıtlar ile konuyu açıklıyor ki, bazen olduğu gibi kabul etmek zorunda hissediyor insan. Yaşlı adam açıklamalarını yaptıkça, ikna olmadığınız bazı bakış açıları da oluşuyor. Tam o sırada kafanızda oluşan o karşı tezi netleştirecek soruyu genç adam sizin yerinize sorunca, kitabı bırakmak mümkün olmuyor.
Dili ve olayı ele alış şekli ile eşsiz bir kitap. Sadece biraz da insanın aklını karıştırıyor ve bir insan olarak söylendiği gibi makine olduğumuza çok inanmak istemiyorsunuz. Çünkü bunca yıl bir kişilik oluşturup ve kendimize has bir hayat görüşüne sahipken hepsini yıkıp, tamamının bizimle ilgili değil, dışarı ile ilgili olduğunu söylemesi pek bana gerçekçi gelmedi. İnsan özü veya ruhu her ne dersek diyelim, bir fark var bizde bundan eminim.
Elbette çok güzel bir kitap, insanı iyi tanımlamış ancak bence insan hem evet bir makinedir hem de değildir. Kendi ifademle şunu söyleyerek özetleyeyim.
"İnsan makine olmaya en yakın, makine olmayan bir makinedir"