Kıyafet seçiminin bir saiki, güzeli ve onaylanmaya değer olanı hem kendine hem başkalarına teşhir etmek olabilir. Giyinme tarzı insanın içindeki hissi ifade etmenin bir biçimidir, onunla o hissi bedenin yüzeyine yansıtabilir, aynı zamanda da başkalarını etkileyebilirsiniz. Tersine, kıyafet de biçimleri ve renkleriyle, insanın içindeki hissi ve tüm kendiliği etkiler - giysiler, benlikleri inşa eder. Bir insan kendini derisi içinde iyi hissetmiyorsa, bununla kastedilen çok defa beden değil kıyafetin oluşturduğu ikinci deridir; kişi kendi üzerinde onu beğenmiyordur, fazlasıyla nesne olarak kalmış, onun özneliğinde erimemiştir.
"Moda" sürekli yeni değişikliklerle insanların kendilerine dokunuşu için ikinci deriler oluşturma çabasıdır. O, bir varoluş tarzı tasarımı atar ortaya, dışsal biçimlerle içsel kendiliğin olanaklarını geliştirmeye izin veren bir yaşama tarz ve biçimini tasarlar. Görüntüdeki yüzeyselliğin daha derindeki anlamı, buradadır. Hayat asla çıplak bir için değildir, daima bir nasıl ve niçin'dir aynı zamanda, bir varoluş tarzıdır, bir cezbetme ve kendini yaşam içinde gerçekleştirme stilidir. Bedensel temsil, benliğin kâh soyunarak kâh giyinerek oynadığı bir oyundur, hem kendi bakışınıza hem başkalarının bakışına sunduğunuz bir tiyatro oyunudur; o bakışlar benliği yalayıp geçer, geçerken hafifçe dokunurlar ona. Şu da var ki sürekli değişen biçimler ve renkler çabucak benliğin içsel dönüşümleri ve dalgalanmalarıyla özdeşleştirilir hep, oysa bu dönüşümleri sağlamak o kadar kolay değildir.