Ölümü seviyorlar benim, "Bizimdi. Bizdendi." diyebilmek için! Duydum ayak seslerini, duydum. Tak tak... Yirmi yıldır yürüyorlar gecenin duvarında. Yaklaşıyorlar. Geliyorlar. Açmıyorlar kapıyı. Ama işte giriyorlar şu an. Dışarıya çıkıyor üçü: Şair, Katil ve Okur. Ve sordum: "Şarap içmez misiniz?" Dediler ki, "İçeriz." "Ne zaman kurşun sıkacaksınız kafama?" Dediler ki, "Hele dur!" Kadehleri dizdiler ve türküler söylediler halk için. "Ne zaman" dedim, "Ne zaman başlayacaksınız beni öldürmeye?" Dediler ki, "Başladık bile... Neden ayakkabı gönderdin ruha? Söyle!" Dedim ki, "Yeryüzünde yürüyebilmesi için." Dediler ki, "Toprak kapkarayken, şiiri neden beyaz yazdın sen?" "Yüreğime," dedim, "Çünkü dökülüyor tam otuz deniz." "Nedendir" dediler, "Fransız şarabına düşkünlüğün?" Dedim ki, "En güzel kadına vurgunum..." "Ölümün nasıl olsun?" "Çatıdan geçen yıldızlar gibi masmavi... Biraz daha şarap alır mısınız?" Dediler ki, "Alırız." "Yavaş olun" dedim, "Rica ederim, ağır ağır öldürün beni ki son şiirimi yazayım, kalbimin kadını için." Ama onlar... Gülüyorlar, gülüyorlar ve hiçbir şeyi çalmıyorlar evden, kalbimin kadınına söyleyeceğim sözlerden başka, çalmıyorlar evden hiçbir şeyi...