Eser, bir semboller şaheseridir. Bu nedenle evet, bir görünen tarafı ve anlatımı vardır ama bir de semboller üzerine kurulmuş bir iç anlatımı vardır. Bu yazım şekli Aytmatov’un dehasını ve ustalığını gösterir.
Nitekim diktatörlüklerde, baskıcı sistemlerde insanlar fikirlerini açıkça dile getiremedikleri için hep semboller kullanırlar. Bu bazen
1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
Bu incelemeyi okuyun çünkü ağır incittiniz yüreğimi!
Bir kitaba başlamadan önce o kitabı okuyanların düşüncelerini merak eder, kitabın sayfasına girer bakarım. Nitekim bu kitap için de öyle yaptım. Öyle güzel düşünce ve alıntılar vardı ki hemen okumaya başladım eseri. Ama o da ne! Okuduktan sonra fark ettim ki kitaba ait diye paylaşılan
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Buradaki 1000. kitabım.
Beni anlatan bir roman varsa işte o Cengiz Han'a Küsen Bulut'tur. Çünkü ben de coğrafya öğretmeni Abutalip Kuttubayev'im; onun kadar mazlum onun kadar kırgınım...
Cengiz Han'a Küsen Bulut, Gün Olur Asra Bedel'in uzantısıdır. Orada akıbetini bilemediğimiz öğretmen Abutalip Kuttubayev'in hikayesini Cengiz Han'a Küsen Bulut'ta görüyoruz. Ben Cengiz Han'a Küsen Bulut'u yıllar önce okumuştum. Bir de geçen yaz tekrar okudum; ikincisi çok daha manidardı.
Ayrıca bu sitede okuduğumu beyan ettiğim 1000. kitap olmasını özellikle ayarladım.
Büyük Aytmatov, totaliter sistemleri haklı olarak yerin dibine sokarken ustalığını konuşturmuştur. Şahane bir sistem eleştirisidir. Gün Olur Asra Bedel'den sonra mutlaka okunmalı çünkü bir insan hakları beyannamesi adeta...
- İpucu içerir -
Mesleğinde terfi etmek için kendine vazife arayan KGB ajanı 'akdoğan bakışlı' Tansıkbayev aradığı kurbanı Sarı Özek'te bulur. Öğretmen Kuttubayev'i uydurduğu bir terör örgütüne üye olmakla suçlar ve tutuklar. Çünkü totaliter sistemlerde devlet bir sobadır, o ateş sürekli yanmalıdır ve odunlar da insandır. Kuttubayev, Kırgız halk destan ve masallarını derlemektedir. Orada geçen efsanelerden biri de Batı seferi sırasında Cengiz Han'ın üstünden hiç ayrılmayan ama diktatör Han'ın verdiği insanlık dışı bir ceza sonucu onu terk eden bulut efsanesidir.
Esra Kurt kardeşimizin yaptığı ( #30997659 ) Mehmet Uzun etkinliği vesilesiyle yazılacaktır. Kendisine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir etkinliği yapan yoğun duygulara sahip kendisi incelememizi okumasın. (Bu şaka tabi) :)
Bazı kitaplarda olduğu gibi biz de yazımızda bir
Siz hiç sığınacak bir liman aradınız mı? Pişmanlıklar, ayrılıklar, ölümler, aldatılmalar, yalanlar, bunalımlar, kalabalıklar sizi yorduğu, ruhunuzu yıprattığı zamanlarda bir limana sığınmak istediniz mi? Her şey üstünüze üstünüze geldiği vakit sığınacak hayalleriniz var mı? Her hayal aslında bir liman mı? Peki bu kitaptan yardım almak ve ona
Yine Oğuz Atay, yine muhteşem bir başyapıt. Ne kadar harika bir bilim adamının hikayesi ve ne kadar hoş bir kaleme alış. Hayran olmamak gerçekten elde değil. Daha önce hiç tanımadığım bir bilim adamını şu an neredeyse her yönüyle öğrenmek ve ondan etkilenmek güzel bir his. Mustafa İnan'ın hayatının kaleme alınması TÜBİTAK tarafından ortaya
Peygamberleri yeryüzünde medeniyet inşa eden insanlar olarak gören Sezai Karakoç, “Yitik Cennet” adlı eserinde cennetin sekiz kapısı olarak nitelendirdiği Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa ve cennetin kendisi olarak nitelendirdiği Hz. Muhammed’in hayat tecrübelerini insan-medeniyet ilişkisi
Selam arkadaşlar, gelirleriyle ve giderleriyle tüm insanlığa faydamın dokunduğu youtube linkini aşağı bırak... yok yok öyle bir derdim, merak etmeyin. Bu yalnızca kamusal bir incelemedir, dileyen okur, dileyen okumaz. Sizi birer araç olarak görmüyorum, birbirimize katacağımız çok şey var.
Hepimizin içinde bir nebze de olsa kendini bulabildiği