Toplama kampında belki de en fazla elleri kanayana ve ayakları donana dek taş taşırdık, iki düzine insanla birlikte iğrenç kokan buz gibi bir odaya tıkılırdık. Ama en azından simalar görürdük, burada hep aynı şeyle, hep aynı korkunç değişmezlikle çevrili olmaktansa, bir tarlaya, bir el arabasına, bir yıldıza, herhangi bir şeye bakabilirdik. Burada beni düşüncelerimden, kafamda yaptığım hastalıklı tekrarlardan uzaklaştırabilecek hiçbir şey yoktu. Onların amacı da buydu zaten.