* Rablık bir insan, bir toplum veya bir şey üzerinde otorite iddiasında bulunmaktır. Rab aynı zamanda besleyen, büyüten ve varlığı devam ettirme gücüne sahip olandır. Kurumsal olarak kâinatta her türlü otoritenin asıl kaynağı, sahibi ve hayata hükmü geçerli olandır, ki O da ancak Allah'tır. O'nun emrini beğenmemek ve dışlamak Allah'ı Rab olarak tanımamaktır.
Günümüzdeki farklı kurumların modellerinin kökleri geçmişe dayanır çünkü toplum belli bir biçimde örgütlendiğinde bunu devam ettirme eğilimi gösterir.
Sayfa 47 - Doğan Yayınları, 85. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Hiç kimseyi değiştiririm umuduyla ilişkini devam ettirme.
Sayfa 222Kitabı okudu
Olcayto Han 704/1304 yılında tahta geçtiğinde ağabeyi Gazan Han'ın başlattığı reformları devam ettirme sözü vermişti. Bu bağlamda pek çok eser imar eden Olcayto Han, bir de Tebriz'den başka yeni bir şehir kurmak istemişti. Sultanabad veya daha yaygın ismiyle Sultaniye diye anılan bu şehrin inşasına 705/1305 yılında karar vermişti. Böylelikle, saltanatının ilk icraatlarından birisi yeni şehrin kurulması olmuştu. Şehrin ismi bile başlı başına İlhanlıların yaşadığı kültürel değişimi yansıtmaktaydı. Göçebe kültürün temsilcisi olan İlhanlılar, Azerbaycan-İran topraklarında iç içe geçmiş çok farklı ve köklü yerleşik kültür ve inançları aynı anda yönetmek durumunda kalmışlardı. İlhanlılar, bozkırlı kimliklerinden sıyrılmadan çok kısa bir sürede yönettikleri kültürlerin hepsini kuşatacak bir kültür seviyesine yükselmeyi başarabilmişlerdi. Bunun bir göstergesi olarak da terminolojilerinde eski İran kültürünün terimleri yer etmeye başlamıştı. Hükümdara "han" diyen İlhanlılar bu yeni süreçte padişah ve daha yaygın olarak da sultan kelimesini de kullanmaya başlamışlardı. Sultaniye de buna güzel bir örnektir. Hükümdarın şehri manasında Sultaniye ismini bizzat Olcayto Han bulmuştu.
Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tektipleşmiş alışkanlıkların sürdürülebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker. Bazen de bir sabah gözlerimizi, karanlıkta gönlümüze göre yeniden tasarlanmış bir dünyaya açmak için çılgınca bir istek duyarız; her şeyin yepyeni biçim ve renklere büründüğü, değişip dönüşebilen, sırlarla dolu, geçmişe dair hemen hemen hiçbir iz taşımayan, her tür bilinçli yükümlülükten ve pişmanlıktan azade, sevinçli anıların hüzünlendirip mutlu anıların acı vermediği bir dünya.
Sayfa 152 - İş BankasıKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Denge Teşhisi And dağlarında yaşayan atalarımıza göre dengeyi kaybetmek dışında bir hastalık yoktur. Dengeyi kaybetmenin de tek bir tedavisi var. Doğru ilişkileri yeniden kurarak yaşamı devam ettirme kararlılığıdır. İlk atalarımız ile, gününüz insanı ile, doğayla, yaşamla, bedenimiz ile, ruhumuz ile, beslenmemiz ile bir bütün olarak doğru
Reklam
Türümüzü devam ettirme içgüdüsü bir yığın başka şeyi de devam ettirmiştir.
Sayfa 64 - Dost Kitabevi YayınlarıKitabı okuyacak
Bir duygu, anlık bir önerme olarak yaşandığından ve aslında karmaşık türevsel bir bütün olduğundan, insanların, en üzücü psikolojik olaylardan biri olan bahane bulmayı, (rasyonalize etmeyi) kullanmasına izin verir. Bahane bulma, kişinin bir şeyi yapma sebebini sadece başkalarından değil, asıl olarak kendisinden saklamak için duygularına yanlış bir kimlik verme işlemidir, bir gizlemedir. Bahane bulmanın bedeli kişinin kavrama melekesinin engellenmesi, çarpıtılması ve nihayet yok edilmesidir. Bahane bulma, gerçeğin algılanması değil, gerçeği bir kişinin duygularına uydurmaya çalışmasıdır. Felsefi sloganlar kullanışlı bahane metotlarıdır. Onlar, insanların kabul etmeye istekli olmadığı duygular için kullanılır, tekrarlanır ve ölümsüzleştirilir. Hiç kimse hiçbir şeyden emin olamaz" şeklindeki ifade, emin olanlara karşı bir kıskançlık ve nefret duygusu için bahanedir. "O senin için doğru olabilir ama benim için değil" kişinin rekabetçiliğinin geçerliliğini ispatlayamaması ve ispatlamaya razı olmamasının bahanesidir. "Dünyada kimse mükemmel değildir" kişinin mükemmel olmayışındaki kabullenişini devam ettirme isteğinin, yani ahlaktan kaçma isteğinin bahanesidir. "Hiç kimse onun için bir şey yapamaz" ahlaki sorumluluktan kaçış için bir bahanedir. "O dün doğru olabilirdi ama bugün değil" de çelişkilerden kaçma isteği için bir bahanedir. "Mantığın realiteyle ilgisi yoktur" kişinin kaprislerini realitenin üstünde görme isteği için bir bahanedir.
Sayfa 35 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Kurtuluş Savaşı, aynı zamanda Türk Milleti'nin patrimonyal Osmanlı hanedan idaresine son vererek Avrupa devletler topluluğuna eşit koşullarla katılma kararlılığını vurgulayan milli bir devrimi ifade etmektedir. Avrupa bugün bu gerçeği göz ardı eden bir tutumla Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı eski Şark Meselesi çerçevesinde yürütülen müdahaleci, vesayetçi politikasını devam ettirme sevdasında görünmektedir..
Sayfa 133 - Kronik KitapKitabı okudu
İnsanın ömrü kısa olmakla birlikte, Allah'ın, bazı ameller vasıtasıyla insana ömrünü uzatma ve etkisini devam ettirme fırsatı vermiş olması, O'nun insana olan lütuflarındandır.
Reklam
Her çocuk kendi ebeveyninin devamıdır. İstediği kadar yaşama hakkı insana verilmese bile, yaşamak istediği hayatı başka be­ denlerde yani kendi çocuklarında devam ettirme şansı veriliyor. Veya bir insanla ilgili "Yaşasaydı ne yapardı?" sorusunun ceva­ bını onun çocuğunda aramak mümkündür.
"... Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tektipleşmiş alışkanlıkların sürdürülebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker.Bazen de bir sabah gözlerimizi, karanlıkta gönlümüze göre yeniden tasarlanmış bir dünyaya açmak için çılgınca bir istek duyarız; her şeyin yepyeni biçim ve renklere büründüğü, değişip dönüşebilen, sırlarla dolu, geçmişe dair hemen hemen hiçbir iz taşımayan,her tür bilinçli yükümlülükten ve pişmanlıktan azade, sevinçli anıların hüzünlendirip mutlu anıların acı vermediği bir dünya."
Sayfa 152Kitabı okudu
İşin aslı şudur ki propaganda, onu istemeyen zihinlere kendi kendine zorla giremez; ne yepyeni bir şeyi telkin etme ne de artık inanmaktan vazgeçmiş kişilerin inancını devam ettirme gücüne sahiptir. Propaganda sadece zihinleri zaten açık olanları etkiler ve onlara görüş aşılamaktan çok, onlarda zaten mevcut olan görüşleri açıkça dile getirir ve o görüşleri meşrulaştırır. Usta propagandacı kendisini dinleyenlerin aklında zaten iyice ısınmış olan fikirleri ve ihtirasları kaynar hale getirir. Onların derinliklerindeki duyguları yansıtır. Görüşlerin dayatılmadığı bir yerde, insanlar zaten "bilmekte" oldukları şeye inandırılabilir ancak.
Sayfa 135Kitabı okudu
Kişi gerçeği kalbiyle görür; esas olan gözle görülemeyendir.
Türümüz var oluşunu büyük ölçüde duyguların insan ilişkilerindeki gücüne borçludur. Bu güç olağanüstüdür: Sadece kuvvetli bir sevgi, –bağrına bastığı çocuğunu acilen kurtarma gereği– bir anneyle babanın kendi yaşamlarını devam ettirme dürtüsünü bastırabilir. Zihin gözüyle bakıldığında, kendini bu şekilde feda etmek akıl dışı olarak değerlendirilebilir, ancak kalbin gözüyle bundan başka seçenek yoktur.
914 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.