Süleyman mülayim olduğu kadar da sertti. Heybetle haykırdı: “Hüdhüd nerede? Onu neden göremiyorum?’ Ordudan çıt çıkmadı. Korkuyla irkildiler. Hüdhüd ortalıkta yoktu ve Süleyman bu işe fena kızmıştı. ‘Yoksa o kayıplara mı karıştı? Andolsun ki eğer geçerli mazereti yoksa cezam çetin olacak!’ Tüm kuşlar titrediler. Düzenin devamı için otorite önemliydi. İtaate uymayanlara mutlak ceza vardı. Süleyman, ‘Ordudan ayrılmak için eğer ciddi bir sebebi yoksa onu kafese sokup geçimsiz bir kuşa yoldaş edeceğim!’ dedi. Kuşlar ordusunu korkutmak istedi. ‘Onun o bakır renkli tüylerini yolacağım! Kim bilir belki de onu karıncalara yem edeceğim!’ dedi.
Hayatı boyunca hiçbir işe yaramamış birini öldürdüm. Ve belki de vardı bir nedenim. O da pişman olup olmayacağımı anlamak. O kadar istedim ki gerçek bir duyguyu içimde hissetmeyi! Eğer pişmanlık hissedersem devamı da gelir, diyordum kendime. Sevmeyi bile öğrenebilirim yeniden, diyordum. Yeniden bir insan olabilirdim. Ama şimdi anlıyorum ki benim için artık çok geç. Ne bir pişmanlık duyuyorum, ne de gözpınarlarım ıslanıyor. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hiçbir şey... Belki Kayra’yı öldürsem birkaç duygu kırıntısı doğabilir içimde. Ama sanmıyorum. O da olmaz. Ona da üzülmem. Ben bir caniyim. Ben sadece tespit edebilirim. Yaşayamam..
Reklam
Atatürk'ün Vasiyeti
Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek , Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçe'nin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye ve Türklük, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.
❝ Şiir gibi konuşuyorsun dedikleri...
Her şairin konuşma tarzıyla (hatta yüzüyle) şiiri arasında bir yakınlık, bir benzerlik vardır muhakkak; ama konuşmasıyla şiiri arasında bu kadar bir özdeşlik bulunan bir şaire ilk kez Ahmed Arifte rastlıyordum. Onun şiiri, konuşmasından alınmış herhangi bir parça gibidir ; konuşması ise, şiirin her yöne doğru bir devamı gibi.
Sayfa 122 - E-KitapKitabı okuyor
Bugünkü haliyle öğretim, aralıksız olarak birbirini takibeden yıllar boyunca, yaklaşık senede bin saat olmak üzere çocukların derecelendirilmiş ve müfredat programı çerçevesine alınmış bir şekilde sınıflara devamı olarak anlaşılmaktadır.
Yaşamak, doğup büyümekten, soyumuzun devamı için çoğalmaktan ve yaşlanıp ölmekten daha yùksek anlamlar taşımalıdır. Sartre'in, 'kazayla doğmuş, yanlışlıkla yaşayan ve bilgisizlik içinde ölen insanı'ndan daha fazlasını yapmanın anahtarı aslında kendi ellerimizde bulunuyor. Yeter ki o anahtarı kullanacak cesareti gösterelim ve seçimlerimizi, biz öylesini istediğimiz, öylesini tercih ettiğimiz için yaparak bu yaşamda kendimizi, kendi varlığımızı düşüncelerimizle, başarılarımızla, yaptıklarımızla ifade edelim ve arkamızda kendi izimizi bırakalım.
Sayfa 116
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.