493 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Unutulmayacak olanlar kalır... Ya hatırlamayacaklarımız?" Hatırlamak istemeyip, unutamadığımız bir devrin hikâyesi...Devir... Devir, iki çocuğun gözünden 80 darbesinde yaşananları anlatıyor. Ayşe ve Ali; farklı yaşam koşullarında, aynı doğrularla büyüyen iki güzel çocuk. Birgün yolları kesişiyor ve yaşanılanları biri oyun zannederek diğeri yaşadığı çevre koşuluyla tüm gerçekliğiyle yaşıyorlar. Ama çocuk kalbinin saflığı ve uçsuz bucaksız hayal gücüyle bambaşka bir pencereden bakıyorlar yaşanılanlara...Üzerlerinde bıraktıkları travmalara rağmen... Ve Ece Temelkuran bunları kaleme dökmüş çocuk kalbinin kırılganlığı ve hassaslığıyla... Aynı devri, o yaşlarda olan bir çocuk olarak yaşadığim için yazılanlar çocukluğuma geri götürdü adeta. Ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız ama unutmak istediğimiz kötü günlerdi... Aslında aklımda kaldığınca, farklı milletlerden, farklı mezheplerden komşularımizla (gerçi mezhep ayrılığı bilmediğimiz konulardı, ayrıca kimse de bununla ilgilenmiyordu) kardeşce yaşadığımız zamanlardı.Fakirliğin küçümsenmediği, zenginliğin göze sokulmadığı, kimin bisikleti varsa ona sırayla binilen, bitmesin diye şokellamızı kaşığın ucuyla yendiği, kokulu silgilerin arkadaşla paylaşıldığı, yerli malı haftalarında asla sınıfa muz götürülmediği unutulmayan zamanlardı. O zamanları, o deviri Ece Temelkuran'ın eşsiz kaleminden tekrar yaşamak, hem güldürdü hem ağlattı. Böyle bir devri, çocuk kalbinin saflığı ve kendi dünyalarının dilinde okumak isterseniz hiç vakit kaybetmeyin derim. İçinizdeki çocuğun hep çocuk kalması dileğiyle... Sevgiyle ❤
Devir
DevirEce Temelkuran · Can Yayınları · 20162,499 okunma
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
Osmanlı Padişahları
Osmanlı PadişahlarıAhmet Seyrek · Tulpar · 201530 okunma
Reklam
652 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Kırmızı mı siyah mı? İkisi de!
Nietzsche önerdi bana bu yazarı, Ecce Homo'da; Stendhal ismini Dostoyevski ile aynı cümlede övgüyle görünce en kısa sürede bu Fransız'ı okuma kararı almıştım. Harika bir karar almışım, en içten duygularımla kendimi kutluyorum. Baştan uyarayım, her klasik kitapta olduğu gibi bunda da baştan sona cinsiyetçilik var. Malum 1830 yılında (gerçekçilik
Kırmızı ve Siyah
Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20229,8bin okunma
302 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
Kadınlara ithafen/ Homo Erkektus'a nasihat
İlk öncelikle incelemeye mizojininin tanımını yapmakla başlamak daha iyi olur. Sevgili okurlar mizojini tek ifadeyle kadın düşmanlığı demektir. Kitabın ana teması kadınlardan nefret etmenin tarihidir. Bu mizojini tarihine bakıldığında, okunduğunda bazı durumlardan ötürü insanın kanının donması hiçten bile değildir. İnsanlık tarihi boyunca kadın
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
Mizojini - Dünyanın En Eski ÖnyargısıJack Holland · İmge Yayınları · 2019278 okunma
Can Kuşum
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak Hayal bir pencere, umut bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli âşık
Sayfa 73 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Devir dürüstlük devri! Ne sana, ne bana Kimin hakkıysa ona!
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Attan biraz anlayan bilir ki cins hayvanlar arasında ne kadar fark olursa olsun bir devir fark olmaz.40 metre,50 metre ,100 metreye kadar nihayet...Fakat atlardan biri o kadar kaltaban ki öbür atlar 6'inci deviri bitirmek üzere;o daha birinci devri bitirmiş gidiyor.Ve halk yuha diye bağırıyor mütamediyen...Öyle oldu ki,potaya,yani bitiş noktasına 6 tane cins attan o kaltaban at daha evvel girmiş göründü.Bize gerici diyenler bu kaltaban atın soyundandır. Bunlar zamanı,-bir yazım da söylediğim gibi-sipsivri övendere gibi bir şey zannediyorlar.Arka tarafı geri ön tarafı ileri.O sivri yeri onlara saplayarak anlatmak lazım ki,zaman bir dairedir.(Aynştana) kadar bu böyledir.Ve kimin,kimin önünde olduğu kimin,kimin arkasında olduğu belli değildir. Ama bunlar, gerilerine meraklı öyle insanlar ki,fikri fahişeleştiriyorlar ve insan tefekkürünü sıfıra indiriyorlar.Markalayarak halletmeye bakıyorlar davalarını...Korkunç dava.Hakiki geri varsa onlardır! ***Çünkü onları dairenin neresine koysanız kendilerini önde kabul ediyorlar.Bu bir yobazlık!
BÜYÜK DOĞU YAYINLARIKitabı okudu
Neden Yalnızlığı Seçiyoruz
Neden yalnızlığı seçiyoruz? Neden insanlardan çok hayvanlarla dostluk kurmaya başladık? İnsanlar ve hayvanlar söz konusu olduğunda, neden hayvan sevgimiz daha ağır basar oldu? Aslında cevap çok basit, hayvanları tercih ediyoruz çünkü konuşamıyorlar… Biz onlara derdimizi anlattığımızda bizi yargılamayacaklarını, sorgulamayacaklarını,
Nurhak'ta çıkan çatışmada yaralı halde yakalanan Mustafa Yalçıner'in tuttuğu günlükte Teslim için "mucize gibi bir şey" yazıyordu. Bu ifade askeriye ve emniyetin gözünde Teslim'i daha da "enselenmez" biri yapmıştı. Hırslanmışlardı. O hırsla bir gün, cemseler yine Akçadağ'ın tepesinde göründü. Herkes az sonra evleri basacak, damlara çıkacak askerlere karşı ne diyeceğini düşünmeye başladı. Köylü artık bu baskınlara alışıyordu. Derken cemseler aşağıdaki bizim büyük evin kapısında durdu ve alışık olduğu üzere askerler eve daldı. Xacê yine komutanın karşısına dikildi. Bu,yeni bir komutandı ve sert bakışları tavizsizdi. Arama bitti. Aramayı yapanlar da Teslim'in evde olmadığını çok iyi bili-yorlardı.Arama bitti. Aramayı yapanlar da Teslim'in evde olmadığını çok iyi biliyorlardı. Sert komutan, giderayak Xacê'ye döndü, "Hele o mucizeyi elime bir geçireyim, kafasına sıkacağım," dedi. Xacê'ydi bu, lafın altında kalır mıydı? "Peşine askerleri takıp gitmeyeceksen, tek gideceksen hele git, kim kimin anasını sikiyor," dedi komutana. Komutan afalladı. Sinirlendi ama devir, sinirlenince yaşlıların böğrüne dipçiği saplama devri değildi. Söylene söylene bindi arabaya, gerisin geri Akçadağ'a yollandı.
Sayfa 114 - İletişimKitabı okudu
Nûrullah Genç'ten...
Can Kuşum Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece bir kuş gibi girsem rüyâna Eder misin bana sevdânı yasak? Hayâl, bir pencere, umut, bir ışık
Reklam
Cankuşum
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece bir kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak? Hayal, bir pencere, umut, bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli aşık
BIRAKSANA PALAVRAYI
Kimin için doğruyum? Senin için mi? Bıraksana bu palavrayı. Ben kendime doğruyum. Böyle de mutluyum. Devir artık kendini düşünme devri... Başkasını düşününce ne olduğunu gördük; onlara kalsa hep yanlışsın zaten.
Kastamonu'ya döndükten bir süre sonra tekkeler ve türbeler kapatıldı. Esad Efendi'nin dedikleri bir bir çıkmaya başladı. Dindarlar göz hapsine alındı. Kur'an kursları yasaklandı. 1928 yılında Harf Inkılâbı ilân edilince, biz Kastamonu'da iki dehşetli hadiseyle karşı karşıya kaldık: CHP valisi tellâl bağırttırdı: "Ey
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Fugui'nin Dramı
Hazır paranın saadetinde yaşayan Fugui'i hayatının tepe takılar olacağını nereden bilebilirdi. Yaşadığı uzun hayat boyunca başına gelmeyen kalmadı. Çok acı, duygu yüklü bu kitabı çok kısa sürede bitirdim. Bütün dünyada olduğu gibi Çin de de siyaset büyük bir kandırmaca. Devir kimin devri ise, bir tek o mutlu.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201632,1bin okunma
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.