Asi Ruhlar
"Asi Ruhlar" eserinin ilk 52 sayfası yazar Halil Cibran'ın hayatı ve edebi kişiliği hakkında bilgiler içeriyor. Hayatına girmiş ve onun sanatının gelişmesine de katkıda bulunan birçok kadından söz ediliyor. Bu yüzden Halil Cibran'ı da şanslı saydım ama çok erken yaşta vefat etmesi de var. Bilgilerden ise Halil Cibran'ın O zamanlar Osmanlı Devleti'nin hakimiyetinde olan Lübnan, Filistin ve Suriye'yi içine alan toprakların Suriye denildiğini, ve de bu toprakların Osmanlı Devletin'den ayrılması, Suriye'nin özgürlük ve bağımsızlığı için çok çaba sarfederek siyasi faaliyetlerde, kulislerde bulunduğunu;madden çokça da yardım ederek bu ülküsünü gerçekleştirebilmek için çalıştığını görüyoruz.
Eserde dört öyküden oluşuyor:toplumun mahkum ettiği insanlar açısından olaylara bakmamızı sağlıyor. Hüzünlü ve imkansız aşkları, adaletsizlikleri, din adamlarının halkı sömürmesini gerçekçi bir dille aktarıyor. Günümüz ile örtüşen pek çok şeyi görebiliriz. Son bölümdeki öyküde ise haksız düzeni sorgulayan bir yer var ki, şu zamanda bunu insanların büyük bir bölümü neden yapmıyor diye kendi kendime soruyorum. Neden? Neden? Neden?
Alaş'çı ruh Türkler arasında sönmüş değildir ve sönmeyecektir!!
Kitabı anlatmaya Nihal Atsız'ın bir sözü ile başlamak istiyorum.
"Alaş Orda'nın yıkılması Türk tarihi ve ırkı bakımından büyük kayıp olmuştur. Çünkü bu devletin kurucuları yalnız Kazakları değil bütün Türkleri düşünen milli şuur sahibi yurtseverlerdi. Adeta günümüzdeki Türkçülüğü andıran prensipleri vardı. Milliyetçiliği devlet siyaseti olarak kabul etmişlerdi."
Batı ve Doğu Türkistan ile Dış Moğolistandaki Kazak Türklerinin hepsinin uranı yani milli parolası ALAŞtır. Bunların hepsi Alaş'a aynı saygıyı duymakta, Alaş'ı umumi Türkistan'ın ve dolayısıyla Kazak Türklerinin birlik uranı olarak kabul etmektedirler.
Bu kitap Alaş adının nerede ne zaman kullanıldığını ve ne anlama geldiğinden başka Türkistan'ın bağımsızlığı için mücadele vermiş yıllarını belki de ömrünü veren saygıdeğer Kazak aydınlarının hayatını ve bu uğurda neler yaptıklarını da okuyacaksınız. Belki okuduktan sonra Alaş sözünün anlamını ve Türk dünyası için değerini daha iyi anlayacaksınız.
"Alaş'çı ruh Türkistanlılar arasında sönmüş değildir ve sönmeyecektir!"
·
Not rated
Shakespeare - Venedik Taciri [ Yorum / İnceleme / Alıntı ]
-> Adalet, din, sosyal statü ve aşk : Venedik Taciri.
Yazıldığı dönemde onlardan nefret edilen bir kesim olan Yahudiler ile bir tacirin arasında geçen olaylar anlatılıyor. Aynı zamanda da dönemin karmaşık ilişkiler, etnik farklılıklar ve adalet anlayışına da ışık tutuyor.
Konusunu kısaca özetlemek gerekirse Venedik ülkesinde ticaretle uğraşan bir Yahudi olan Shylock Hristyan bir tanıdığına borç verir ve borcun tahsilatıyla beraber yılların intikamını da almaya çalışır. Ezilen Yahudi kimliğinin, ötekileştirilen azınlıkların bir nevi kahramanı rolüne bürünür ve entrikalar çevirmeye çalışır. Fakat hiç beklemediği bir sonuçla karşılaşır.
Kitap benim için bir çırpıda bitmişti. Akıcı olması ve Shakespeare'in kitabı kurgularken efsanevi ögelerden, dini kitaplardan, mitolojik esintilerden faydalanmış ve kitabına bunları yansıtmış olması okumamı daha da keyifli kıldı.
• " Çok geçmeden kafası gerçekten çalışanların hepsi susacak ve konuşma yalnızca papağanların ağzına yakışır olacak."
• "Dış görünüş çoğu kez yansıtmaz içinin ne olduğunu."
• "Dünyasal gücün Tanrısal güce en yakın hali, adaletle merhametin uzlaşmasıyla ortaya çıkar. "
• "Adalet yerine getirilmezse nerde kalır devletin bağımsızlığı."
- Öncelikle kitabın yazarı Aliya İzzetbegoviç Kimdir?
Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925'te Bosna Hersek'te dünyaya geldi. Ömrü boyunca Bosna Hersek'in bağımsızlığı için mücadele etti. Avrupa'nın ortasında bilinçli bir müslüman toplumu inşa etmek için verdiği mücadele ile adını duyurdu. Gençlik yıllarında Müslümanların eşit
BERKES, OSMANLI, CUMHURİYET VE UNUTULAN YILLAR İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Niyazi Berkes adını ilk kez, “Unutulan Yıllar” kitabı ile duymuştum.
Bu kitabı ararken onun “Türkiye'de Çağdaşlaşma” adlı çok önemli araştırma inceleme kitabı elime geçti.
Berkes bu eserinde Osmanlı’nın son üç yüz yılını didik didik ediyor, başka pek çok sebep arasında, Osmanlı’nın çöküşünde temel nedenin, eğitimsizlik ve cehalet olduğuna
Romanın girişinde ’..194x ’lı yıllar….. ‘ vurgusuyla;
Cezayir’in Oran şehrinde farelerin getirdiği salgın hastalık ‘Veba’yı özel bir olay olmaktan çıkararak Evrenselliğe taşır Albert Camus.
Tarih ve yer fark etmez. Nazizmin yayılması, Almanya’nın Fransa işgali, Fransızların Setif ve Guelma katliamında 45 bin Cezayirlinin öldürülmesi gibi..
