Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
520 syf.
·
Puan vermedi
Spoiler içerir
Tavsiye eder miyim ,etmez miyim ?? İki gün öncesine kadar kessinlikle herkese tavsiye ederdim daha doğrusu okuyuculardan birinin kitapla ilgili yazdığı şu yorumu okuyana kadar: "Ruth sana yazıklar olsun! halbuki Martin senin için ölümü dahi göze almıştı..." "Sana da yazıklar olsun ey okur... Yazıklar olsun, nasıl hiç ettin kitabı
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,2bin okunma
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün" Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türk’ün savaşması zor olmaz. Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı
Reklam
241 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Bu kitabın Iyi anlaşılması için yazarıyla yapılan röportaj ı incelemeye koymayı uygun gördüm Herkese iyi okumalar.. Yazar – Şair  Nesimi Aday’ın Dersim Gazetesi’nde Yazar Faik Bulut ile yaptığı ‘Horasan’dan nasıl geldik?’ kitabına ilişkin yaptığı röportajın tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz. Türkiye’deki Alevilerin çoğu ve Dersimlilerin
Horasan Kimin Yurdu?
Horasan Kimin Yurdu?Faik Bulut · Berfin Yayınları · 200915 okunma
595 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
46 günde okudu
. Herkes tarafından bilindiği üzere Marie Antoinetti hovarda ,basit, bencil, burnu havada, olarak tasvir edilse de,Zweig kitabına bir de vasat bir karakterin portresi adını da verir.Gerçekten vasat mıydı?Yoksa uyuşuk kocasının bir eseri miydi?14 yaşında bir ülkenin arşidüşesi iken sırf siyasi çıkarları uğruna başka bir ülkenin veliahtıyla XVI Lois le(15) evlenmek üzere kraliçe olmaya Fransa'ya gönderilir. . Özeti burda anlatılmayacak kadar uzun olan kitapta, kraliçenin Versailles'dan kaçıp Paris sokaklarında, gezip eğlenmeye, sabahlara kadar kumar partileri yapmaya başlar ve fütursuzca yapılan bu lüks harcamalarla tam bir hedonizm örneğidir. Yalnızca kendi zevklerinin peşinde koşup olan bitenden,etrafından ülke yönetiminden halktan habersizdi.İçinde bulunduğu hayattan fazlaca yararlanmasını bildi. ..Sarayı bırakın koca bir ülkenin ekonomisi bozulmaya başlamıştı. Kraliyet karşıtlarının propagandası ile harekete geçen halk Bastille hapishanesi ele geçirdiğinde iş işten geçmiştir artık. Dük, hükümdarı uykusundan uyandırarak haberi verir: "Bastille zapt olundu! Vali öldürüldü! Başı bir mızrağın ucunda bütün şehri dolaşıyor!" . "Fakat bu bir isyan," diye kekeler talihsiz hükümdar, dehşet içinde. . Felaketin habercisi ise merhametsizce düzeltir: "Hayır Sire, bu bir devrim." .
Marie Antoinette
Marie AntoinetteStefan Zweig · Can Yayınları · 2017920 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Güler misin, Ağlar mısın?
Aziz Nesin'in ön sözüyle kitabı okumaya başlıyoruz. Aziz Nesin kitabı "acı acı gülerek" okuduğunu belirtmiş. Zannediyorum okuyan herkes içinde gülmekle ağlamak arası bir burukluk duymuştur. Uğur Mumcu 12 Mart Muhtırasında hem kendi başına hem de yakınlarının başına gelenleri esprili bir üslupla anlatmış. Daha önce hiç okumamıştım
Sakıncalı Piyade
Sakıncalı PiyadeUğur Mumcu · Um:ag Yayınları · 20191,999 okunma
13.HİKAYE TAMAMLAMA ETKİNLİĞİ - HİKAYEMİZİN TAMAMI part-2
Seni görevden alıyorum. Bundan sonra operasyonu ben yöneteceğim. Çık, defol buradan.” İnanmaz gözlerle bakan Mustafa Bey hiçbir şey demeden, diyemeden odayı terk etti. Ayaktaki adama bakar bakmaz onun kim olduğunu anlamıştım. Sizler de anlamışsınızdır. Demek bu yüzdendi. Kariyerinde çok hızlı ilerlediği, genç yaşında çok iyi yerlere geldiği için
Reklam
Salih Bozok...
Saat 9'u 25 geç... Matem halindeki Dolmabahçe Sarayı tek el silah sesiyle irkildi. Sedef kabzalı Smith Wesson'ın namlusundan çıkan mermi, adeta çığlık gibi koridorları dolaştı. Koştular hemen alt kata ... Kanlar içinde yerde yatıyordu. Kalbine dayamış, tetiğe basmıştı. Salih Bozok... Mustafa Kemal' in yaveriydi.
Sayfa 449 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
İmkânların çokluğu da, imkânların kıtlığı gibi hayal kırıklığına yol açabilir. İmkânlar sınırsız olduğunda, içinde yaşanılan zamanın değeri azalır. Bu durumda insanlar, “yapılabilecek bu kadar çok şey karşısında benim yaptığım veya yapabileceğim şey devede kulak kalacaktır,” düşüncesine kapılırlar ve bu düşünce onlarda hayal kırıklığı yaratır. Altın arayıcıları, toprak gaspçıları ve diğer çabuk servet peşinde koşanları tahrik eden insafsız kişisel menfaat düşkünlüğü, bu cins bir hayal kırıklığıyla birleştiği zaman, kolektif hareket etmek için büyük bir eğilim meydana gelir. Bu nedenle, vatanseverlik, ırksal dayanışma ve hatta devrim propagandası, önüne pek çok imkânlar serili insanlar arasında, sınırlı imkânlar içinde yaşayan insanlar arasında olduğundan daha fazla taraftar toplar.
ÖN SÖZ KISMINDAN ALINTIDIR
Bugün bütün İslâm dünyasında olduğu gibi, Türkiye'mizde de dinî sahada üç cereyan vardır. Birincisi: İslâmiyeti ilâhî bir nizam, en geniş mânâsıyla bir din olarak kabul eden geleneksel ehl-i sünnet görüşü. Bunlar, Şeriat sınırları içinde olmak şartıyla bütün çeşitlilikleri (rahmanî ihtilafları) kabul ederler ve bu çeşitlilik içinde bir birlik teşkil ederler. İkincisi: İslâm'ı bir ideoloji seviyesine indiren, dinî tarafını ikinci plâna iterek, siyasî vecheye ağırlık veren radikal, fundamentalist ve entegrist akımlar. Bunların aşırı uçları terörizme bile yeşil ışık yakabilmekte, başarısızlığa mahkum devrim teşebbüsleriyle müslümanların enerjilerini, vakitlerini, ümitlerini heba etmektedirler. Ayrıca, birçok kavmiyetçi hareketler, bu bayrağın gölgesinde İslâm'ı istihdam etmekte, bir güç kaynağı olarak kullanmaktadırlar. Üçüncüsü: İslâm'ı, Şeriat 'boyutundan soyutlayıp, bir hümanizma haline dönüştürmek isteyenler. Ülkemizdeki böyle bir grup, dinimizde tesettür olmadığını iddia edecek kadar işi azıtmıştır. Bir kısım bektaşiler, mevleviliği dejenere etmek isteyen málum çevreler bu üçüncü grup içinde mütalaa edilebilir. İslâmî harekete zarar veren ve müslümanların başına felåket getirmek istidadı taşıyan en zararlı cereyan ikinci maddede tanıttığımızdır. Ehl-i sünnet yıkıcılığı ve mezhebsizlik propagandası da en fazla bu çevrelerde yapılmaktadır.
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
Reklam
STALİN'LE WELLS’İN RÖPORTAJ Stalin: Burjuvazinin iyiliğine inanmıyorum; başkanlar gider, başkanlar gelir... 1934 yılında HG Wells, o dönem başkanı olduğu Uluslararası PEN kurumuna dahil olmakla ilgilenen Sovyet yazarlarıyla buluşmak için Moskova’ya gelir. Burada bulunduğu sırada Stalin onunla bir röportaj yapması için izin verir. Wells’in
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.