Üzerinde çalıştığım yeni romanım için okuma listemden... "Gülünün Solduğu Akşam"
Muhtıra (1971) günlerinde kendisi de Ankara Mamak Askeri Cezaevi'nde ikamete mecbur bırakılan Erdal Öz'ün şahitliğinde, Deniz Gezmiş başta olmak üzere devrimci gençliğin kendi dilinden, hem kendilerinin hem de arkadaşlarının ibretlik hikayesi...
Romantik devrim rüyaları gören kentli çocukların, gerilla oyunu ve dramatik son... Erdal Öz'ün ifadesiyle, dağlarda ne yapacağını, nasıl yaşayacağını bilmeyen kentli çocukların, şaşkınlıkları, tutarsızlıkları ve çocukçalıklarının hikâyesi...
Mehmet Asal anlatıyor: "Birazcık başıboşlukta, atamadığımız küçük burjuva alışkanlıkları hemencecik su yüzüne çıkıyor. Kısa bir süre sonra birkaç kişi de bireyci davranışlar beliriverdi... Yani herkese paylaştırılan pirinç konusunda bile aşağılık bir mülkiyet duygusu beliriverdi."
Suç ve masumiyet dengesi arasında sıkışıp kalmış, mülkiyete, toprak ağalığına, millete efendiliğe başkaldırmış, anarşist fikirleri Prodhon ve Bakunin'den ödünç almış, Cheguvera'yı örnek almış bir avuç gencin dünyayı değiştirme çabası, her ne kadar bazıları için "suçlu" muamelesine maruz kalsa da (bence) saygı duyulası bir hüzün barındırıyor içinde...