Yeşilçam filmi tadında kırık dökük bir aşk hikayesi. Orhan Pamuk gibi bir ustanın elinden şahesere dönüşmüş bir kitap. Hikaye örgüsü, kahramanların kişisel özellikleri ve olayların geçtiği mekanlar o kadar ustaca tasvir edilmiş ki insan kendini bir an füsun'un evinde yemek yerken başka bir zamanda ise sosyetenin uğrak yeri olan danslı müzikli bir gece kulübünde gibi hissediyor.
Kemal'e gelecek olursak ; bu nasıl bir aşk bu nasıl bir kara sevdadır. Her şeyini, hayatının her dakikasını ve yüreğinin her hücresini bir kadına adayan kara sevdalı. Adeta her nefes alışta cam kırığı gibi batan ve içini kanatan kara sevda. Kemal içinde yıllarca böyle bir cam kırığı ile yaşamak zorunda kalmış, belki kendi hatası belki de kader dediğimiz şeyin cilvesi, bilemeyiz.
Hani bazı anlar vardır, o an bir insanın ömründe sadece ve sadece bir kere gelir ve bir ömür boyu kalbinde yer eder. İcindeyken o anın kıymetini bilmeyiz ama kaybettiğimiz zaman anlarız. Yazar kitabın ilk sayfalarında bunu çok vurucu bir şekilde anlatmış.
Güzel bir klasik, gümbür gümbür ve doyurucu bir aşk hikayesi. Sevmenin, sevilmenin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu, kaybetmemek için verilen her emeğin ne kadar kutsal olduğunu anlatan müthiş bir kitap.