Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mert Yeğin

Mert Yeğin
@di_angelo
Sıkı Okur
Şeylerin özünü ve doğasını araştırıyorum. Hiçbir şeyi töze indirgemiyorum, kabul eden taraf olmak istiyorum. Ahlak-sız olanı seviyorum, zincirimle yürümüyorum; insanda tanrıyı paralıyorum.
"İçinde bulunduğumuz çağda -ki “inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan” bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilmeyeceklerinden emindir- bir görüşün açık saldırılardan korunması gerektiği iddiaları, bu görüşün doğruluğuna değil, onun toplum için önemine dayandırılır."
Reklam
"Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa, tek bir kişi karşı görüşte olsa, insanlığın o kişiyi susturma hakkı, o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir."
"Hayat bu. Yaşlılığımda bulduğum huzur ve sessizlik."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yalnız mıydı? Herkes orada mıydı? Herhangi biri yardım eder miydi? Unutulmuş itirazlar mı vardı? Olmalıydı. Mantık sarsılmazdı ancak yaşamak isteyen biri buna direnmezdi. Hiç görmediği yargıç neredeydi? Asla ulaşamadığı yüksek mahkeme neredeydi? Ellerini kaldırıp parmaklarını açtı."
Sayfa 300Kitabı okudu
"İnsanların görüşlerini bu kadar çok önemsememelisiniz. Metin değişmez, görüşler ise insanların umutsuzluklarını ifade etmelerinden ibarettir."
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
Enfes Bir Korku Edebiyatı
"George'un yağmurluğunun sol tarafı, artık parlak kırmızıydı. Kanlar, çamurlu sulara karışıp sol kolunun içinde kaldığı mazgalın ızgarasından aşağı akıyordu. Parçalanmış giysilerin arasından, insanın gözüne batacak kadar parlak bir kemik parçası fırlamıştı. Oğlanın gözleri, bembeyaz göğe bakıyordu. Dave sokağa doluşmaya başlayan insanlara doğru yalpalayarak koşarken, yağmur damlaları George'un hâlâ açık olan gözlerine doldu."
"Her şey gerçek olduğu zaman çetindir. İşte insan o zaman boğulacak gibi olur. Olaylar gerçek olduğu zaman."
Felsefenin Başlangıcı ve Yunan Felsefesinin Farkı
Günümüzde giriş düzeyinde veya daha kapsamlı felsefe tarihi araştırmalarında Grek dünyasıyla eş zamanlı başka uygarlıklarda da (Hint, Çin gibi) felsefi düşünüşün veya kavrayışın çok sayıda örneğiyle karşılaşılmış olması, bu belirlemeyi (felsefenin başlangıcını) belirli ölçüde güçsüz kılmaktadır. Bu düşünceleri dayanak olarak aldığımızda, felsefenin dünyanın birçok bölgesinde eş zamanlı olarak ortaya çıkmış bir vaziyet alış olduğunu (Brahmanizm ve Budizm Parmenides ile çağdaştır), buna karşın Grek dünyasında bu vaziyet alışın daha verimli sonuçlandığını söylemek uygun olacaktır. Zira hikmetli sözlerden oluşan ve salt etik problemlerin çözümü olarak görmek yerine, felsefenin bütün varlığa ilişkin tümel bir bilgi uğraşısı olarak öne çıkarılmasının, Grek dünyasını farklı kıldığından söz edilebilir. Burada oluşturulan veya oluşan bakış açısına göre, felsefe genel olarak varlık, insan ve doğa üzerine, bir yönüyle değil, bütün olarak, aynı zamanda olduğu gibi değil, olması gerekeni de içerecek şekilde, inceleme etkinliği, saf düşünceye dayanan önsel bir araştırmadır. Bundan dolayı sınıflandırma felsefede büyük önem taşır. Çünkü amacı değişmez doğrulara ulaşmaktan çok, var olanlara ilişkin saf düşünceye dayalı açıklamalar oluşturmaktır.
"Kültürlere saygı" eğiliminin, evrensel normlar oluşturma ve bunları global düzeyde geçerli kılma eğilimine ağır basması dünyamızda yeni türden bir cemaatçiliğe, adım adım da yeni bir Ortaçağa götürebilir.
Sayfa 220Kitabı okudu
"Saygı konusu olan, birer insan olarak kişilerdir; düşünceler, kültürel ve diğer deney kaynaklı normlar, inançlar değil. Düşünceler, normlar ise, saygı konusu değil, epistemolojik aksiolojik değerlendirme konusudur."
Reklam
“...Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içerisindeyiz. Önümde durup bana baktığında, ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun, ne de ben seninkileri. Ve senin önünde kendimi yere atsam, ağlasam ve anlatsam bile, biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen, benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin...”
Sayfa 10 - Kafka'nın bir dostuna yazdığı 9 Kasım 1903 tarihli mektubundan.
"İnsan dünyanın bir parçası olmayı başaramayan ama onun içinde olan varlık, ölüm dünyanın içinde varlığını göstermeyen ama dünyanın parçası olan bir koşuldur."
Aydınalp, Esra Başak. "Albert Camus’da Saçma Kavramı- Sisifos’u Mutlu Düşünmek." Söylem Filoloji Dergisi 5, no. 2 (2020): DOI: 10.29110/soylemdergi.781867Kitabı okudu
“Dekorların yıkıldığı olur. Yataktan kalkma, tramvay, dört saat çalışma, yemek, uyku ve aynı uyum içinde salı çarşamba perşembe cuma cumartesi, çoğu kez kolaylıkla izlenir bu yol. Yalnız bir gün "neden?" yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar. "Başlar", işte bu önemli. Bıkkınlık, makinemsi bir yaşamın edimlerinin sonundadır, ama aynı zamanda bilincin devinimini başlatır. Onu uyandırır, gerisine yol açar. Gerisi, bilinçsiz olarak yeniden zincire dönüş ya da kesin uyanıştır.”
Sayfa 24 - Can Yayınları, 46. BaskıKitabı okudu
Geleceğe dayanarak yaşarız: “yarın”, “ileride”, “iyi bir yaşam olunca”, “yaşlandıkça anlarsın” İnsan yarını isterken hep onun içinde, ona ait bir parça olduğunu görünce ona ürpertiyle yaklaşmaya başlar.”
Sayfa 24 - 5. Eren, Gül. “Albert Camus: Yabancı ve Sisifos Söyleni ‘Duygusal Bir Deney Olarak Saçmanın Düşünsel Bir Kavrama Yükselişi’Kitabı okudu
"Altı yıldır hiç seçim vergisi ödemedim. Bu sebeple bir kez hapse girdiğimde, bir gece; ayakta durmuş taş duvarlara bakıp düşünmekteydim; iki ya da üç fit kalınlığında taş duvarlar, bir fit kalınlığında tahta ve demirden yapılmış bir kapı ve içeri ışık girmesini sağlayan demir parmaklıklı bir pencere. Parmaklıklar ardına tıkılmıştım, beni sanki sadece et, kan ve kemikten oluşuyormuş gibi gören kurumun aptallığı yüzünden ve elimden bir şey gelmiyordu. Sanırım bu, benden sağlayabileceği tek yarar olarak görünmüştü ve asla benden fayda sağlayacak başka yollar aramamıştı."
791 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.