Mert Yeğin

Mert Yeğin
@di_angelo
Sıkı Okur
Şeylerin özünü ve doğasını araştırıyorum. Hiçbir şeyi töze indirgemiyorum, kabul eden taraf olmak istiyorum. Ahlak-sız olanı seviyorum, zincirimle yürümüyorum; insanda tanrıyı paralıyorum.
Öğretmenlerin pek çoğu tarih dersinin amacının sadece tarihleri ve olayları öğretmekten ibaret olduğunu sanıyorlar. Bir savaşın başlangıç veya mareşelin doğum, bir hükümdarın tahta geçiş tarihlerini bilmek hiç önemli değildir.  Tarih okumak, tarihsel olayları doğuran ve gerektiren sebepleri öğrenmek ve araştırmaktır. Okumadaki esas ustalık şuradadır: Esaslı olanı saklamak, ayrıntıları ise unutmak.
Reklam
Tuhaf bir tanrıdır Dionysos. Bir ölümlüden doğmuştur. Tanrılar panteonuna geç katılmıştır. Diğer tanrılar gibi ambrosia yemez, nektar içmez, hatta onlarla beraber Olympos’ta oturmaz bile. Bereket ve bolluğun, asmanın, üzümün, şarabın, coşkunun, esrimeyle kendinden geçmenin, taşkın hareketlerin, gizemin, sahne sanatları ve tiyatronun, eğlencenin hatta en ilkel erotizmin, dehşet dolu vahşi kurban eylemlerinin hâkim olduğu ayinlerin tanrısıdır. Bu yüzü ile doğanın ve insanların arasında görünmeyi yeğler. Sıradan halk yığınları tarafından peşinden en çok gidilendir. Belki en sevilen değildir, ama intikamcı kişiliğine karşın en az korkulandır. Hâkim sınıfların endişe kaynağı, alt sınıfların yaşamın sıkıntılarını hafifletme nedenidir. Halk yığınlarının en fazla bağlandığıdır. Bu görünümüyle tam bir devrimcidir. “Bir evin olsun, bir karın bir de öküzün, / Karını parayla satın al ki / Gereğinde yürüsün öküzün arkasından...” diye kadının sosyal ortamdaki yeri hakkında uyaran nasihatçilere karşın kadınlara özgür bireyler olduklarını hatırlatmış, onları düzenden koparıp doğanın kucağına atmıştır. Elbette bu özgür ruhları hareketlendiren sadece şarap değildi. Asıl özgürlük ile esrime  halinin tam da kendisiydi tanrının yarattığı.
"Yitirdiğimiz dostların hatırası, çok eski bir şarabın acılığı gibi, mayhoş elmalar gibi hoşumuza gider."
Seneca

Reader Follow Recommendations

See All
"Ben o adamı severim ki; ruhunu harcar, teşekkür beklemez ve hiçbir şeyi geri vermez. Çünkü o, daima armağan verir ve kendini korumak gibi bir amacı yoktur. Ben o adamı severim ki; ruhu ve kalbi özgürdür. Böylece kafası yalnızca kalbinin kabıdır, ama kalbi onu yok olmaya sürükler."
"Nee fas esse ulla me voluptate hic frui, Decrevi, tantisper dum ille abest meus particeps." (Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden yoksun kalınca, Hiçbir zevki tatmamaya karar verdim.)
Terentius
Reklam
"Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum: Tattığım zevkler bile, beni avutacak yerde ölümün acısını daha fazla arttırıyor. Biz her şeyde birbirimizin yarısı idik: Şimdi ben onun payını çalar gibi oluyorum."
"Singula de nobis anni praedantur euntes." (Bir şey koparır bizden yıllar, akıp giderken.)
Horatius
"Bütün insanları hemşehrim sayıyorum. Bir Polonyalıyı tıpki bir Fransız gibi kucaklıyorum. Dünya ile akrabalığımı kendi milletimle akrabağlığımdan üstün tutuyorum. Doğduğum yerin pek o kadar heveslisi değilim. Kendi düşüncemle vardığım yeni bilgiler bana, sırf tesadüflerle edindiğim hazır ve gelişigüzel bilgilerden daha değerli gelir. Kendi kazandığımız temiz dostluklar nerde, iklim ve kan dolayısıyla bağlı olduğumuz dostluklar nerde!"
"Bakın, yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim. Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye, şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam. Bana gülecek, hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında fark olmadığını söyleyeceksiniz. Evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı, dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de."
"Sevgiden yapılan her şey daima iyinin ve kötünün ötesinde gerçekleşir."
Reklam
"Dostlarım, zevkler ve renkler üzerine tartışılamaz diyorsunuz. Ama hayat, zevkler ve renkler uğruna yapılan savaşlar bütünüdür. Zevk hem ağırlık hem kefe hem tartandır. O canlılar, kavga etmeden, ağırlıklar, kefeler ve tartılar olmadan yaşamak istedikleri için onlara acırım."
"Biz burada gerektiği zaman tüm ahlaki duygularımızı bastırır, özgürlüğümüzü, huzurumuzu, hatta vicdanımızı her şeyimizi, her şeyimizi bitpazarında satışa çıkarırız! Yeter ki, sevdiğimiz varlık mutlu olsun. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Cizvitlerden öğrendiğimiz birtakım cambazlıklar yapar, yaptığımızın doğruluğuna, yüce amaca ulaşmak için gerçekten böyle yapılması gerektiğine kendimizi bir süre için inandırırız. Biz böyleyiz işte; her şey gün gibi ortada!"
Okçu arkadaşının ölüsünü ve rahibin üstünlüğünü görüp bar bar bağırmaya başladı: "Aman gözüm papaz efendi, teslim oluyorum! Aman gözüm papaz efendi, canım başpapaz efendi!" Rahip de şöyle bağırıyordu ona: "Aman götüm asker efendi, canım götüm asker efendi, götün götün boylarsın şimdi yeri."
"Foecundi calices quem non fecere disertum?" (Dolu şarap kâseleri kimin dilini çözmez?)
Dikkat çekici olan şey, yanlış eylemleri ya da apaçık adaletsizlikleri gördüğümüzde, onları tanıyabilmemizdir. Bizi şaşırtan, her birimiz yalnızca zararsız eylemlerde bulunurken tüm bunların nasıl meydana geldiğidir. Hepimizin tiksindiği bu korkunçlukları açıklamak için kurulmuş tezgâhlar ve suçlayacak birilerini ararız. Tüm bunları planlayan ya da bunlara neden olan bir kişi ya da grubun olmadığı fikrini kabullenmek zor gelir.
John LachsKitabı okudu
1,411 öğeden 1,381 ile 1,395 arasındakiler gösteriliyor.