Cihangir Fransa'da yaşayan annesi Fransız babası Türk bir ressamdır. Aynı zamanda doğduğundan beri renk körüdür. Bu yüzden yaptığı bütün resimler Gri ve Beyazdır. Bir gece sergiden evine dönerken onu soygun amaçlı takip eden bir göçmeni yanlışlıkla öldürür ve hayatında görmediği renk olan Kırmızıyı görür akan kanda, sonrasında diğer renkleri görme arzusuyla bir takım cinayetler işlemeye başlar. İşlediği cinayetler sonrası kurbanlarında gördüğü renkler onu inanılmaz derecede cezbeder. Bakalım bu cezbedişler Cihangiri nerelere götürecek
Yazarın tüm kitaplarını okudum ama en çok bu kitabını sevdim. O kadar güzel kurgulayıp,özdeşleştirmiş ki güncel konularla eminim okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız,bu tarz severlere kesinlikle tavsiyemdir kitaplarla ve sevgiyle kalın ️
Cihangir kapıya yöneldi; çıkmak sadece buradan uzaklaşmak istiyordu. Ancak ne mümkün! Siz yalnız kalmak istemişseniz,tüm evren sizinle konuşmak için sıraya girerdi.
Her insan kendi zihninin mimarıdır.Oraya aynı malzemelerle bir saray da inşa edebilir bir hapishanede.
Cenazesine gitmek zorunda olacağın hiç kimse ile küs kalma..
Kitabı beğendim. İlk başta biraz duraklayarak okusam da, sonrasında sayfaları merakla çevirmeye başladım, akıp gitti. Bu seri gittikçe iyi oluyor, bunu seviyorum.
Rizzoli, yine oldukça ilginç bir cinayet davasının içine düşer. Aralarında fazla olmayan birbirinden alakasız görünen iki cinayet ama bir şekilde bağlantı olduğunu hisseden İsles ile yine hummalı bir araştırma peşine düşerler. Cinayetler geçmişteki bir davaya ve bugüne etki eden, azizlerin sıradışı ölüm şekillerine dayanır.
Kitabın ilerleyiş şekli gayet güzeldi. Rizzoli'nin bir anne olarak düşmek zorunda kaldığı yanılgıyı anladım ama bu derece de gözünü kapatabilmesine şaşırdığım anlar oldu. Neyseki çok sürmeden yine bildiğimiz Rizzoli'ye dönmesine mutlu oldum. Genel olarak çok rahatsız edici bir kitaptı aslında. Çocuklar söz konusu olduğunda ve kötü şeylerin böylesi iç içe geçmesiyle rahatsız hissetmemek mümkün olmuyor. Diğer açıdan o farklı ve uygunsuz kişiliğin biraz bile değişmemiş olması daha da sinir bozucuydu, hele ki en sonunda tatmin hissetmedim. Kitap biraz uçuk bir şeye dayansa da genel itibariyle zekiceydi. Duygusal olarak da Rizzoli ile Isles'in yine zorlandığı bir kitaptı. Rizzoli'nin annesini fena halde sarsmak istedim ve bunu yapmadığı için Rizzoli'ye oldukça şaşırdım. İsles konusunda ise olabildiklerince yetinmeleri ve yettiğince yaşamaları gerektiğini düşünüyorum. Güzel bir kitaptı.
Okuyanı olay akışının içinde din, Hint Felsefesi, uyuşturucu maddeler, uyuşturucu ticareti, mafya aileleri, derin devlet, tıbbi araştırmalar ve sonuçları gibi pek çok konuda bilgi bombardımanına tutan kitap; bir yandan soyu İran’a dayanan Mazandarani Ailesi’nin öyküsünü, diğer yandan ise kitaba adını veren Kornelyus’un öyküsünü anlatıyor.
Alman yazar PATRİCK SÜSKİND en ünlü eseridir. Eserin konusu filme de çevrilmiştir ancak ben filmini izlemedim. Bu kitap hakkın da bir sürü yorumlar yapıldı bende kısaca kendi düşüncemi ve içeriği sizlere söylemek istiyorum. .
18. Yüzyılda Fransa ‘da kötü ,çöp kokuları içinde doğan Grenouille. Doğum sonrasın da balıkçıyı polis basması ile hayatta
Onu her türlü entellektüel meşgaleden uzak tutan zorlu bir eğitimden çıkmış, on yıl boyunca hiç birşey yaşamamış, hiç birşey görmemiş, insanın içinde oluşan korkunç bir boşluk, kafasını duvarlara vurduracak bir yaşama açlığı bırakan bu kandırmacaya son vermek için İsviçredeki Leyleklerin koruyucusu kuş bilimci Max Böhm'e nin Louris Antioche kayıp leyleklerin sırrını çözmesi için bir görev verdi. 19 Ağustos sabahı yola koyulacaktı ki ne yazık ki Max Böhm'ün ölüm haberini aldı.
Ölümden sonra olaylarla ilgili esrar perdesi hızla aralanmaya başladı. Peki Louis Max Böhm'e nin ona verdiği değişik görevi, kuş bilimcilerin ölümünü, geçmişini çevreleyen sırları, yolunun üzerindeki karşılaştığı ilginç ayrıntıları, onun gibi leylekler konusunu araştıran iki Bulgarı sürekli karşısına çıkan Tek Dünyayı... bu yolculukta çözüme kavuşturdu mu? Cevabı olayları kendi ağzından anlatan Louris ile birlikte okurken ortak olup süpriz sonu bulacağız kitapta.
Ayrıca #jeanchristophegrange
Leyleklerin bu göç yolculuğunda bizleri diyar diyar gezdirirken kanlı cinayetler(bu sefer Hakikaten bende okurken zorlandım hele bir mezardan ölü çıkarma bölümü var aman Allahım) elmas kaçakçılığı, organ mafyası gibi konularada kitap içerisinde yer vermiş ve betimlemeler ile harika bir yolculuk yaptırıyor.
Bu tür kitapları seviyorum işi gücü derdi hayatı bir süreliğine rafa kaldırıp o maceranın içinde yaşamak güzel oluyor tabiki türü sevenlere. Yazardan okuduğum üçüncü kitabı #leyleklerinuçuşu
Idi. Ara ara diğer kitaplarınıda okuyacağım.
SAKLAMBAÇ - SOBE
*Devam kitabı
*Gizem
*Polisiye
*18+ (kendine zarar verme, madde kullanımı, intihar düşüncesi)
Herkese selaaam
Aslında başka bir kitap okuyacaktım ama yazdan beri okumayı ertelediğim Sobe'yle geldim efenim. İlk kitap olan Saklambaç'ı geçen yaz okumuş, seriye devam edememiştim. Yazarın kaleminde mi bir problem var yoksa ilk defa kalemini
