Mazlum ÖZEL
‘KANLI TOPRAKLAR’ ROMAN İNCELEMESİ
YAPI:
1-Romanın Kimliği: 1934 yılı, Ağustos sonları.
2-İsim-içerik ilişkisi: Romanda geçen tüm haksızlıklar, ölümler, toprak(lar) için yaşanmıştır.
3-Olay örgüsü ve karakter analizleri: Romanın baş karakteri olan Topal Nuri’nin(bundan sonra Topal ismiyle
Size sevgiye inanmayan bir adama ilişkin çok eski bir öykü anlatmak istiyorum. Bu adam sizin, benim gibi sıradan bir insanmış. Onu alışılmadık kılan düşünme biçimiymiş. Sevginin olmadığına inanırmış. Sevgi arayışında pek çok deneyim yaşamış elbette,çevresindeki insanları gözlemlemiş. Yaşamının büyük bir bölümü sevgi arayışıyla geçip gitmiş.
Yeri geldiğinde gülme krizine girip yeri geldiğinde ise hüngür hüngür ağlatan eşsiz bir roman. Jojo Moyes'un kusursuz kurgusu ile bütünleşerek harika bir aşkı kazandıran ama aynı zamanda da kaybettiren bir kitap. Size birbirinden farklı, hatta tamamen zıt iki karakterin, yine birbirlerinin hayatlarını nasıl kurtarmaya çalıştıklarını anlatıyor. Bu
Şimdi ister bir başka insanı anlamak, ister kendimizi tanımak
söz konusu olsun, her iki durumda da· tüm teorik varsayımları
bir kenara bırakmak zorundayım. Bilimsel bilgi sadece
evrensel bir saygınlığa sahip olmakla kalmayıp, modern insanın
gözünde tek entelektüel ve ruhsal otoriteye de sahip olduğu için, bireyi anlama. gayretim beni sözün gelişi, lese majeste
yapmaya (büyük ihanete) ve bilimsel bilgiye arkamı dönmeye
mecbur ediyor. Bu hafife alınabilecek bir fedakarlık değildir,
zira bilimsel tavır taşıdığı sorumluluk duygusundan kendini
kolay kolay kurtaramaz. Ve eğer söz konusu psikolog, hastasını
sadece bilimsel olarak sınıflandırmak değil, aynı zamanda
onu bir insan olarak da anlamak isteyen bir tıp doktoru ise, birbirine
zıt ve karşılıklı olarak birbirini dışlayan iki yaklaşım -
yani ,bilmek ile anlamak- arasında mesleki bir çelişki yaşama
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu çelişki, "ya bunu, ya onu" seçersin
mantığı ile değil, ancak iki-yönlü bir düşünme ile çözülebilir,
yani birini yaparken, diğerini de göz önünde tutmakla.
Olgun insan kendini tanıdıkça ilişki içine girdiği diğer insanı da tanımaya önem verir. Kendimle ilgili sorduğum soruların hepsi diğerini tanımak konusunda da geçerlidir...
Çok cüretkar bir isim. Belki ismi bu kadar cüretkar olmasa farklı bile yorumlanabilir. Ama, doğrudan yani kitabın ortasından konuşulmuş ve neyse o denmiş, "Komünist Başkan" da.
Bir araştırma, anket yapılsa Komünist nedir? diye sorulsa büyük çoğunluğun fikir bildireceğini sanmıyorum. Ama,
yine büyük çoğunluk 'kötü, fena, iyi bir şey
Selahaddin:
Yakına gel Yahudi, daha yakına, buraya yanıma, Hiç korkun olmasın.
Nathan:
O yakınlığı düşmanlarınıza saklayın!
Selahaddin:
Adın Nathan mı?
Nathan:
Öncelikle kitabı 4-5 kere yarım bırakmışlığım vardır.Hakkında yakın çevreme çok ağır eleştiriler yapmışlığım olmuştur.
Bir gün kitaplığın rafında yeniden gözüme takılmasıyla başladı her şey.Dedim ki ey Oğuz Atay sen mi büyüksün ben mi ? Seni okuyacağım oğlum,senin yatak odana gireceğim,gizli kapaklı ne varsa ortaya çıkartacağım.Başladım yeniden
..."Bir insanı tanımak diğerini de tanımak anlamına gelir. İnsanlar aynı ormandaki ağaçlar gibidirler; hiçbir botanik bilgini, tek tek akkavağı incelemeye kalkmaz." ..."demek, sizce aptal bir insanla akıllı bir insan, iyi yürekli bir insanla kötü bir insan arasında hiç fark yok, öyle mi?" "Hayır, fark var; ama, hasta ile sağlıklı bir insan arasındaki fark gibi. Veremli insanın akciğerleri bizim akciğerlerimizden farklı bir durumdadır ama, yapıları bizim akciğerlerimiz gibidir. Vücudun hastalıkları neden oluşur? Bunları aşağı yukarı biliyoruz; manevi hastalıklar ise kötü bir eğitimden, insanların kafalarına küçüklüklerinde anlatılan aptalca şeylerden kaynaklanır; yani bu ahlâk eksikliği, tek kelimeyle, toplumun kötü bir durumda olmasından ileri gelir. Toplumu düzeltirseniz, bu manevi hastalıklar da ortadan kalkacaktır.
Diğerini tanımak
-İlişki kurduğum kişi korku kültürü içinde mi, yoksa değerler kültürü içinde mi yetişti?
-İçindeki çocuk utanca boğulmuş biri mi, yoksa benim iç çocuğumla oynamaya hazır cıvıl cıvıl biri mi ?
-evlenmeyi düşündüğüm kişi birbirimizin en mahrem, en güçlü tanığı olacağımızın farkında mı? Ve bunun sorumluluğuna alacak akıl ve duygusal olgunluğa sahip mi?
-İnanç ve değerlerini kendi seçimleriyle oluşturmuş biri mi, yoksa bir kültür robotu olarak kalıplanmış biri mi? Evlilikten korku kültürünün ben ilişkisini mi bekliyor yoksa değerler kültürünün biz ilişkisinin mi?
-duygularının farkında mı? Geçim ehli olmaktan ne anlıyor ? Haksız olduğunda özür dilemek, gönül almak, ortak değerleri ilişkide yaşatmak gerektiğinin bilincinde mi?
-Karıkoca ilişkisi içinde mahrem, kırılgan, incinebilir yönlerimi açabileceğim bir can dostu mu, yoksa en yakınıma sızmış bir yabancı mı?
Evlenmeden önce müstakbel eşinizi tanımaya çalışmak ve anlamak olgun bir insan olarak sizin sorumluluğunuzdur!!!!