Evet. Biz toplumun bekçileriysek, bize kim göz kulak olacak ve tehlikeli olup olmadığımızı kim kontrol edecek?
Tek bilmem gereken nasıl sorulacağı.
Reklam
Aydınlanmaya giden yol affetmekten geçiyordu.
Her zaman ayakta kalanım, ama onur olmadan ayakta kalmış olmanın hiçbir önemi yoktur. Gözden düşmenin gölgesinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
Sayfa 300Kitabı okudu
"Yaşamı boyunca bir kadına hiç bu kadar kapıldığını hissetmemişti.."
Sayfa 29
"Yaptığın bir spor var mı?" "Merdiven çıkmada kara kuşak sahibiyim."
Sayfa 20
Reklam
"NSA diye takılmıştı arkadaşı. N olduğunu Söyleme Asla'nın kısaltması."
Sayfa 17
"Ölüm anında her şey açıklağa kavuşur derler."
Sayfa 7
"Her şey mümkündür, imkansız biraz zaman alır."
Sayfa 4
Reklam
"Bazı adamlar vardır ki onlara hayır diyemezsiniz."
Sayfa 3
Susan "böcek" teriminin gülünç bir kökeni olduğunu düşünmüştü hep: Bu terim, 1944 yılında Harvard Üniversitesi'ndeki bir laboratuarda yapılan ve koca bir oda büyüklüğündeki elektro-mekanik devreler yığınından oluşan dünyanın ilk bilgisayarı Mark l'de yaşanan bir olaydan sonra ortaya çıkmıştı. Bu bilgisayarda bir gün bir performans düşüşü yaşanmış, bunun nedenini de hiç kimse saptayamamıştı. Saatler süren bir araştırmanın ardından bir laboratuar asistanı en sonunda sorunu bulmuştu. Bilgisayarın devre kartlarından birine bir güve konmuş ve kısa devre olmasına yol açmıştı. O andan itibaren, bilgisayarların yanlış çalışmasına ya da hiç çalışmamasına neden olan böyle şeylere böcek denmeye başlanmıştı.
"Quis custodiet ipsos custodes?" Susan şaşkın şaşkın baktı. "Latince," dedi Hale. "Juvenal'in Satires'inden. 'Bekçilere kim bekçilik edecek?' demek."
El Ayuntamiento -eski, şehir konseyi binası yükseliyordu. Arap tarzı kuleleri ve üzerinde oyma işleri görülen cephesi, bir kamu binasından çok bir saray olarak tasarlandığı izlenimini veriyordu. Askeri darbeler, yangınlar ve halka açık idamlarla dolu geçmişine rağmen pek çok turistin burayı ziyaret etmesinin asıl nedeni broşürlerde durmadan Arabistanlı Lawrence filmindeki İngiliz askeri karargâhı olarak tanıtılmasıydı.
Kolomb'un vücudu burada, İspanya'da! Nasıl üniversite mezunusun sen?" Becker omuz silkti. "O dersi kaçırmışım herhalde." "İspanyol kilisesi onun kutsal kalıntılarına sahip olmaktan büyük bir gurur duyar." İspanyol kilisesi. Becker İspanya'da tek bir kilise olduğunu biliyordu: Roma Katolik Kilisesi. Katoliklik burada Vatikan'da olduğundan bile daha etkili, daha önemliydi. "Bütün vücudu bizde değil elbette," diye ekledi teğmen. "Solo el escroto." Becker eşyaları toplamayı bırakıp teğmene çevirdi bakışlarını. Solo el escroto? Gülmemeye çalıştı. "Sadece erbezi torbası mı yani?" Polis memuru başını sallayarak, gururla onayladı. "Evet. Kilise büyük bir adamın cesedini aldığında onu aziz mertebesine çıkarır ve herkes onların görkeminden istifade etsin diye kutsal kalıntılarını farklı katedrallere dağıtır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.