Starlinkler üzerinden her yerde ve her zaman, radar teknolojisi ile entegre elektronik sistemler özel olarak manipüle edilerek kilitlenebilir. Starlink aracılıği ile istenilen kişinin hologramı (mucizevi bir şekilde!) gökyüzünden dünyaya "mehdi ve mesih" iddiaları ile indirilebilecektir! ""Dijital diktatörlük" "dijital faşizm", "dijital uyuşturucular' ve "dijital kölelik' planlanmış durumda..
[••“(…) fakirlik, diktatörlük, cehalet, çöküş, açlık ve hastalık içinde yanan bir millet için bu dünyanın ötesindeki cennetleri anlatmak, müptela olduğu şeyden daha büyuk bir acı verir. Hiçbir fayda sağlamaz.”••]
Sayfa 97 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz. İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın ama iktidardır.
Sayfa 376 - Can Sanat Yayınları, Ciltli Özel BaskıKitabı okudu
Minerva Mirabal
Böyle, bu kadar kolay oluyormuş demek ki. Küçük küçük şeylere boyun eğiyorsun; sonra bir bakıyorsun ki onun hükümetine hizmet ediyorsun, bir bakıyorsun ki onun törenlerinde rap rap yürüyorsun, bir bakıyorsun ki yatağındasın.
Hayvan Çiftliği'nin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; Çarpıcı bir politik taşlamadır. (Arka Kapak)
Ateist,gösteriş meraklısı ve faşist diktatör Mussolini
Faşizm doktrinin temelinde bireysellikten ziyade,devlet vardı. Devletin gücü her şeyden üstün ve devlet için her şey feda edilirdi. Faşizm doktrini,diktatörlük teorisinden ziyade,totalizm teorisiydi. Mussolini bu teoriye,bütün acımasızlığıyla kendine özgü zulüm metodları giydirdi. (Benewick ve Philip,2000:376)
Reklam
‘Birinci Dünya Savaşı sürecinde İngiltere, Filistin’i işgal etti. Askeri bir diktatörlük kurdu ve Filistin’e göç edecek her yahudiye toprak sözü verdi. Ayrıca yahudiler silah taşıyabileceklerdi. Oysa Arapların çakı taşıması bile yasaktı..’
Sayfa 25 - Nesil YayıneviKitabı okuyor
Diktatörlük en küçük iktidar biçiminde bile var olan bir tehlikedir.
“Halkın salak olduğu bir ülkedeki demokrasi de diktatörlük ve seçimle gelen krallar demektir.”
“Bu ülkedeki sorun, bilgi ya da anlayış eksikliğinden kaynaklanmıyor. Öğretebileceğiniz hiçbir şey yok. Her şeyi sizden benden iyi biliyorlar ama kötü niyetliler. Bildiklerini okuyorlar. Bu ülkede karar sistemini elinde bulunduranlara hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü halk salak ve saf. Halkın salak olduğu bir ülkedeki demokrasi de diktatörlük ve seçimle gelen krallar demektir.”
Reklam
“Diğer dünya düzelticilerse şiddet yoluyla iktidara gelen gruplar kendilerini daima daha çok şiddet yoluyla sürdürür ve yeni bir diktatörlük haline gelir diyor.”
Sayfa 179Kitabı okudu
"Kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz. İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. Şimdi anlamaya başladın mı beni?"
Şiddet yoluyla iktidara gelen gruplar kendilerini daima daha çok şiddet yoluyla sürdürür ve yeni bir diktatörlük haline gelir.
Sayfa 170 - Sel Yayınları
Bertrand Russell, proletarya diktatörlüğünün yalnızca bir sözcükler biçimi olmadığını, Rusya’dakinin ise gerçek bir diktatörlük olduğunu ve kendini kabul ettirmek için her şeye baş vurabileceğini belirtiyordu. Hoşgörüsüzlüğü ve bağnazlığı suçluyordu, çünkü bunlar insanları kendi türdeşlerinin yıkıntı ve bezginlikleri karşısında körleştiriyordu. Bolşevizm kendisi bir amaç olup çıkmıştı ve şimdi kendi kurallarının bireylerin mutluluğu üzerindeki etkisine ilgisiz kalıyordu. Böyle bir bağnazlık insan acılarını azaltmak değil, ancak artırmakla sonuçlanabilirdi. Bolşevizm dinin özniteliğini benimsemişti ve bu, bir zamanlar hıristiyanlığın düştüğü bütün yanlışlara yeniden düşmek oluyordu. Bertrand Russel bolşevizmi din ile ilk ölçüştürenlerden biri olmuştu. Bolşeviklik, bir kolu da tam o sırada Ingiltere’de kurulmuş olan ve İngiliz sosyalistlerince, başka partiler gibi o da bir parti olarak görülen, Komünist Parti ile aynı şey değildi. Bertrand Russell’ın son vardığı sonuç, komünist hükümetlerden herhangi bir biçiminin İngiltere’de kurulduğunu göstermekten üzüntü duyacağıydı, çünkü onu İngiliz öz niteliğiyle tam karşıtlık durumunda görüyordu.
"iktidar sadece insanların inancına bağlıdır. İster demokrasi, ister diktatörlük olsun sonuç aynıdır: Küçük bir lider grubu toplumsal bilinçte ya idealize edilir ya da şeytanlaştırılır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.