Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
710 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
DERVİŞLİK DEDİKLERİ
Derviş ne demektir, nasıl olmalıdır? CEVAP Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü teâlâya bağlayan; güzel huylarla süslenmiş kimse demektir. Fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur. Olayların değişmesi, onu değiştirmez. Başkalarının kusurlarına
Gerçek Tasavvuf
Gerçek TasavvufŞihabüddin Ömer Sühreverdi · Semerkand Yayınları · 201879 okunma
üslup insanın kimliğidir derler Zehk... tatlı dilli konuşan, güzel, tatlı bir kimliğe sahiptir. sert, kaba saba konuşan,
Reklam
Ey gönül, sen benim kalbimden çık! Ve ey can, sen de gönül için onunla birlikte git! İkiniz gidin, Memo'yu görün! Fakat biriniz bana haberini getirin! Ey gönül, sen kendisini selamlayınca Çabuk haberini getir bana!
Bu, kötülük, dedim. Habis bir akıl. Hastalıklı bir bilgi. Kibirle zehirlenmiş bir dil. Sevgisiz. Yıkıcı. Küçülten. İnsanları içtenlikleriyle aşağılıyor. Sen, dedim, yazı yazıyorsun. Kitap okuyorsun. Harfler sadece bizim kalbimizden doğmazlar. Başka hayatların acısını, yokluğunu, heveslerini de yüklenir gelirler. Gelirler ve bize saygıyı getirirler, inceliği getirirler, kederi getirirler. Elbette huzursuzluğu da. İnsan, hastalıklı bir düşkünlükten, muhteris bir küçüklükten gelmiyorsa nasıl olur da başka hayatları, o hayatların ezik, kırık, yaralı sözlerini küçümser? Bilgi, başka insanlara götürmüyorsa nereye götürür bizi? Yazmak bir varoluş erdemi değilse nedir? Kabalık hangi kalbi iyileştirir? Küfür, nasıl bir gelecek kurar bize? İnsan nasıl bir değersizlik duygusuyla büyür ki kimseyi sevmez. Kendinden başka bilgisi olmaz. Öğrendiği her şey onu herkesten uzaklaştırır. Biliyor musun dedim, onurunu bitiriyorsun. Kendisini acısıyla var etmeye çalışan bir hayatı, kendi çaresizliğine tutunmuş bir hayatı, yürek çarpıntılarıyla boğulan bir hayatı, kendi sözüne benzetmeye çalışıyorsun. Benzemedi diye aşağılıyorsun. İnsan birisine merhaba derken bile iki cümle kurar. İkinci bir cümle kursan belki kalbin açılacak. Bu, tüketir insanı. Bu, bilgisizlik bile değildir. Güzellik, kinden doğmaz. Anlamak, nefretten doğmaz. Hiçbir büyük düşünce, hiçbir küçük akıldan doğmaz.
Dil şaklatma sesini sessiz harf olarak kullanan Koisan dilleri
!Khung Buşman, adı nedir diye şaşırdıysanız, o baştaki ünlem işareti öne konmuş bir hayret ifadesi değildir; dilciler dil şaklatma sesini böyle gösteriyorlar.
Zevksiz yaşıyorum. Tatsız tuzsuz. Kimse beni kandırmıyor. Beni kimse pastadan evlerle besleyip şişmanlatmıyor. Kazanlar hep bensiz kaynıyor. Ekmeklerden pusula yapsam; gelip biri bozmuyor. Kuşlar da mızıkçı değil. İstesem uçmayı, istesem kanatlarını bırakıp gidecek kuşlar. Ne bir kurt yoluma çıkan, ne pençe ne tüfek. Başlıklar hep kırmızı
Reklam
"Nedir mesela felsefen?" diye sordu. "Öyle spesifik bir şeyi kastetmedim ya... Ama mesela bence çoğu şeyin hayali... Ya da onu boş ver de... Mesela en takık olduğum mesele, birbirinden çok farklı gibi görünenlerin benzerliklerini ortaya koyup karşımdakini bunların aynı şey olduğuna ikna etmek. Tam ikna olunca da farklılıklarını
Sayfa 77 - Sözler: Boğaz'da işittim rast makamınıKitabı okudu
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
208 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Karşıma nasıl ve nereden çıktığını bilmediğim bu kitabı okuduğum için çok mutluyum. İlk sayfaların kafa karıştırıcı yönleri oldu ama kitabı bitirdikten sonra başa dönüp tekrar okuduğumda her şey yerine oturdu. Yine de "yeni bir dil öğrenmek bu kadar kolayken çevirilere ne gerek var" cümlesi o kadar manasız ve yersizdi ki sinirimi bozmaya devam etti. Öyle ki sadece bu cümle yüzünden bir puan kırmayı düşündüm ve kitap boyunca bu cümle aklımda yankılandıkça sinirlerim bozuldu. Ama öyle güzeldi ki be! Kitap boyunca sevgi, insan olmak, hayattaki minik zevkler, dostluk, özgürlük, kadınlık, çocukluk ve merhamet gibi pek çok kavramı sorguladım. Üstelik olayın akışı içerisinde o kadar güzel ve doğal bir şekilde sorguladım ki düşüncelerim akışı bölmedi. Karakterlerin aklındaki sorular, bizim aklımızdaki sorular asla cevaplanmadı. Korku, heyecan, umutsuzluk hiç bitmedi. Neden cevap bulamıyorum diye sinirlendim ama sonra fark ettim. Cevapsız bir deney, cevapsız bir kitap, cevapsız bir dünya, cevapsız bir hayat... Viyana high society clup üyesi, hayat nedir bilmezken buhranlarıyla kafamızı bik bik biken mal herifler, okuyun da ders alın.
I Who Have Never Known Men
I Who Have Never Known MenJacqueline Harpman · Vintage · 20198 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
Jacop Finch Bonner, avukat bir baba ile rehber öğretmeni bir annenin tek çocuğu olarak dünyaya geldiği günden beri daima daima yazar olmak istemiştir. Jake ,The New York Book Review’un dikkate değer bulduğu ilk eseri ‘Mucizenin Keşfi’ ile iyi bir çıkış yapmış, ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından yazar tıkanıklığına girmiştir. Bir yandan
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024259 okunma
Reklam
MESNEVİ’DEN İLK 18 BEYİT
1.Dinle Ney’den duy neler söyler sana, Derdi vardır ayrılıklardan yana. 2.Kestiler sazlık içinden, der, beni, Dinler, ağlar: Hem kadın, hem er beni. 3.Göğsü, göz göz ayrılık delsin de bir,
Kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pencereye... Nasıl gizleriz ağız dil vermez bir geceye? Ve nedir ki gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla.
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Dilini kaybetmek…
Bizde medeniyet çöktüğü için dili kaybettik. Dili kaybettiğimiz için medeniyet çöktü.İikisi de doğrudur. Hangisi daha doğru diye soruldugunda ben, dili kaybettigimiz için medeniyeti kaybettiğimizi söylerim; dil o kadar önemli.
Sayfa 91
Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya Dava-yı muhabbetde sadık mı değilsin ya Özrü nedir Azra'nın Vamık mı değilsin ya Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya Aşıkda keder neyler gam halkı cihanındır Koyma kadehi elden söz piri muganındır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.