104 syf.
·
Puan vermedi
Albert Camus - Düşüş
Size 1957 Nobel Edebiyat Ödülü olan bir kitap ve yazar ile geldim. Albert Camus, sorgulayan, insanın iç dünyasını ve çetrefilli yollarını güzel anlatan yazarlardan bence. Bu kitabı da aslında bir itirafname. (Kısa bir roman görünümünü) Kitabın içeriği şöyle :Başarılı ve herkes tarafından saygı duyulan bir avukat olan Jean Babtiste Clamence, bir akşam evine dönmek için bir köprüden geçer. Köprüden geçerken bir olaya şahit olur. Şahit olduğu bu olaydan sonra hem kendini hem de yaşadığı toplumu sorgular. Bu sorgulamalar onu bir düşüşe sürükler. Dil olarak alaycı ve keskin bir dil kullanmış yazar. Bu tarz üslupları severim zaten. Genel olarak da kitabı beğendim. Sayfa sayısı olarak az, hacim ve içerik olarak yoğun bir kitap. Tavsiye ederim. Kitapta altını çizdiğim satırlar : " Evet; ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumiyetini yitirdik biz." "Bir süre ve görünüşte, yaşamım hiçbir şey değişmemiş gibi sürüp gitti. Raylar üzerinde kayıp gidiyordum." "Tek savunma gösterisi kötülüktür. O yüzden, insanlar yargılanmamak için yargılamaya koşarlar." "Mutluluğunuz ve başarılarınız ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olduğunuz takdirde affedilir." "İnsan böyledir aziz bayım, iki yüzü vardır onun : Kendini sevmeden başkasını sevemez." "Gerçekten de cennet bu değil midir, aziz bayım, hayatla araya aracı koymadan yaşamak?"
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 202115,1bin okunma
440 syf.
3/10 puan verdi
·
30 günde okudu
İncelemelerde ve verilen yüksek puanlarla abartılmış bence. Dilini beğenmedim, oldukça basit bir dil kullanılmış. Yer yer yapılan benzetme ve betimlemeler bana çok yersiz geldi. Canan Tan'dan sonra, başladığım kitabı yarım bırakmayı sevmediğimden, sonuna kadar okumak zorunda kaldığım ikinci kitap oldu.
Başucumda Müzik
Başucumda MüzikKürşat Başar · Everest Yayınları · 20196,5bin okunma
Reklam
"onunla her şeyden bahsediyorlardı. tabiattan, bozkırın -güneş batarken- güzelliğinden, arılardan, karıncalardan, moteldeki yemeklerin her zaman iyi çıkmadığından, yazdıklarından, yazarken karşılaştığı güçlüklerden, dünyaya boş verdiklerinden, motel binasının çirkinliğinden, güzel kadınlardan, artık çok uzakta kalan büyük şehirden, denizden, okuduğu kitaplardan, yabancı dil öğrenmenin gerekliliğinden, sonlarının ne olacağından ve daha birçok şeyden konuşuyorlardı."
Sayfa 713 - iletişim yayınları. nisan, 2024.Kitabı okudu
İnsan dilin içine doğar. Varlık evi olarak dil, kültür ve tarihten bağımsız değildir.
Sayfa 31 - Kafka dergisiKitabı okuyor
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yazarın okuduğum dördüncü kitabı ve yine hayranlık uyandıran kalemi. Bu kadar doğru, Ayet-i Kerim'elere mutabık bir anlatım; tıpkı Yusuf Sûresi'nin meâlini okuyormuşçasına... Yazar bize Kur'an-ı Kerim'de geçen "kıssaların en güzelini" kıssa dairesinden çıkmadan edebi bir dil ile bizlere sunuyor bu kitabında da.
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
Yûsuf ile Züleyha
Yûsuf ile ZüleyhaNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202114,8bin okunma
Dedi: "Beyim, asla onun söylediği gibi değildir, Benim gönlümü yakan peri Padişah kızıdır, yeri şahnişindir, Anka'dır, aşiyanı yüksektedir. Beylerdendir o, soyu temizdir, Su ve topraktan değildir o, nurdandır. Huri ve nazeninlerin ilk defteridir. Her ne kadar melekse de adı Zîn'dir" ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Go qet ne we ye wekî wî gohtî Mîrim periya dilê me sohtî Şehzade ye, şehnişîn-mekan e 'Enqa ye bilind-aşiyan e Mîranî ye ew ji neslê pak e Nûranî ye ew ne ab û xak e Serdefterê hor û nazenîn e Herçend melek bi navê Zîn e
Reklam
Ruh, söz ve yazının Arapça'daki kadar böylesine temelden vücut bulduğu başka bir dil yoktur.
Sayfa 136 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okuyor
Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulmuştur. O zamanlar dünyada tanınan muhteşem bir fakülteydi; geniş ve tanınmış bir kütüphanesi vardı. Fakat on beş sene içinde o adamları ve o kurumu erittik. Demek ki Türkiye dışa açılmaya hazır ve istekli değildi. Nitekim Afrika ülkelerinin bir kısmında okuma yazma seferberliği yapıyorlar, okuma yazma oranı birden bire %90’a çıkıyor, fakat 10 yıl sonra %30’a düşüyor. Çünkü onu besleyecek mekanizmalar yok. İşte bizim Dil-Tarih ve Edebiyat fakülteleri maceramız da buna benzemiştir.
Düşüp kalmamıza neden yolllar değil aslında Çelme takan bir taş değil nazarımca Katil bir bakış ,zehirli bir dil belki de Savunmasız bir anımızda kapımızın önünde bekleyen arsız bir hırsız sanki Kolluk kuvvetleri olan bir yabancının Eşkiya tavırları ve yağmalamaya çalışması masum bedenimizi Meziyet zannetikleri noktaysa Demir parmaklıklar örerek Hunharca hapsetmeye çalışmaları zihinlerimizi Hassasiyetlerimizin oluşturduğu zaaflardan sızmak sinsice  belki de Farkındayız farkında olmasına da olup bitene.. Müsade etmiyor benliğimiz İnsanlığımızı yitirdiğimizi görmek Kaybedecek başka hiçbir şeyin kalmadığını yüzümüze çarpan bir duvar sanki... 6/9/2023 Pınar PEKĞÖZ
Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
Reklam
120 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
''Öyle kolay pes etmez küfrü duasından büyük olanlar.'' İktidar sembolleri ve son zamanlarda ülkelerde yaşanan olaylara her gün yine kapsamlı anlatımla ve imgeler ile çevrim öyküleri de ayrıca çok başarılıydı. Kullandığı karanlık ve masalsı dil öykülerine çok yakışıyor. Benim gözümde edebiyat bu şekilde daha bir değerli. Okuyacaksın, düşüneceksin, onu okuyuşunda farklı bir şey daha fark edeceksin. Üzerine yatıp yokmuş gibi davrandığının ne varsa, suratına çarpacak. Sarsılacaksın “ben ne yaşayacaksın” yaşayacaksın. Bir duracaksın “ben, ben, ben” demeye ara vereceksin. Bir bakacaksın başka ne var, ne yok?? Biraz daha bilinçli olmak, algıların biraz daha açılması, kaybolan, kaybedilmeye çalışılan reflekslerimizin, duygularımızın geri gelmesi, uyanışı belki. Mine Söğüt herkesin bildiğini anlatmış. Baskıcı rejim, diktatörlük, gericilik vs. yani bu ülkenin varlığından beri farklı kesimlerin birbirleriyle şeyler şeyler. Hep olumsuzluk hep karamsarlık dile getiriliyor.
Gergedan
GergedanMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20192,769 okunma
Önsöz
Haz ve Günah: Bir Tanpınar Yorumu Tanpınar şiir, roman ve hikayelerinin gerisindeki estetik bilincin niteliği ve Tanpınar estetiğinin bir dil sanatı olarak edebiyatta görünüşü hakkındadır. Tarihe, felsefeye, mitolojiye, psikolojiye, Doğu ve Batı edebiyatlarına ilişkin okumalardan gelen Tanpınar kültürü, hem eserlerinin anlam ve kaynak evrenini
Kapı Yayınları - 1. Basım: Mart 2012
Dil,cüssesi küçük ancak itaati ve günahı büyük bir organdır
192 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Hepimiz bir zaman C. olmadık mı?
Daha önce Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ni okumuştum. Yazarın diline az da olsa hakimdim. Farklı bir üslubu var. Kitabın bir kısmında sayfalarca altını çizdiğim kısımlar oldu. Yazar sade ve akıcı bir dil kullanarak karakterin iç dünyasını ve çevresiyle ilişkisini detaylıca aktarıyor. Asıl tema olan yalnızlık, yabancılık duygusunu hissediyorsunuz. Kahramanımız C.'nin iç dünyasındaki karmaşa okuyucuyu da kendine çekiyor ve kitap gayet akıcı bir şekilde ilerliyor. Aylak Adam işlediği temalar, varoluşsal sorunlar ve toplumsal eleştirileriyle kaliteli bir edebi eser. Sinema ve tiyatroya da defalarca kez uyarlanmış. Yusuf Atılgan uzun zaman sonra Türk edebiyatına tekrar dönmem için bir işaretti sanırım. Türk edebiyatı inanılmaz yeteneklerle dolu.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
Resim