Selahattin Demirtaş 'ın 2020 yılında yazmaya başladığı eserinin asistanlığını kızları ve eşi yapar. Hikâyede bahsi geçen yerler Sayın;
Selahattin Demirtaş 'ın hayatı boyunca gitmediği yerlerden seçilir. Beyrut, Girit, Gümüşhane, Çanakkale (Lâpseki), Edremit, İstanbul’un bazı mahallelerini ve diğer yerlerin çoğunu hiç görmemiştir, kızlarının internetten yaptıkları araştırmalar sonucu hazırladıkları raporlardan yola çıkarak hazırlar. - belki de biraz manidar bir biçimde - asistanlarının araştırdığını kendisi romanlaştırır.
İnsan davranışlarının altında yatan temel nedenleri bilmek aynı zamanda onları anlayabilmenin de esas yoludur. Öfke, sevinç, ihanet, sadakat, cesaret ve korku öz insani duygulardan her birinin tarihten, doğadan, kişinin öz sağ duyumundan ya da toplumsal etkilerden kaynaklanan nedenleri vardır. "Hikâyesini bilmediğiniz insanı anlayamazsınız, anlayamadığınız insanı sevemezsiniz." Romandaki karakterleri anlayabilmek için herkesin hikâyesinin özgün ve değerli olduğunu kabul etmek gerekir ki gerçek bir empati geliştirilebilinsin. Roman üç kuşağın yaşanmışlıklarını anlatan coşkulu, akıcı ve bol sürprizli hayat hikâyelerinden oluşuyor. Sayın;
Selahattin Demirtaş 'ın Eğlenceli anlatım tarzıyla, acının mizahla harmanlanışının yanı sıra filizlenmek üzere olan bir aşk hikâyesine de tanık oluyoruz. Yarım kalmış aşkların, saklı da kalmış yaşamların, gün yüzüne çıkan gerçeklerin hikâyesinin adı bu defa Sayın;
Empati, kendini başkasının yerine koymak değildir bence. Kendini asla başkasının yerine koyamayacağının farkında olmaktır. Ateşin düştüğü yeri yaktığını bilmektir, herkesin hikâyesinin özgün ve değerli olduğuna inanmaktır.
Amin Maalouf'un güzel bir lafı vardır. "Geleceğin yolları pusularla doluysa, takınılacak en berbat tavır, her şey çok güzel olacak diye mırıldana mırıldana gözü kapalı ilerlemek olacaktır."